0

 

Bazen yokluğunda boğulacakmış gibi hissediyorum. Hasretinden çıldıracakmış gibi çoğu zaman. Tüm ruhumu bedenimi sarıyor  özlemin. Hem de nasıl bir özlemek nasıl bir sevmek bilemezsin!

Özledikçe uzaklaşıyorum senden. İçimde hasretin alevlendikçe artıyor sana olan nefretim! İnsan, hem sevip hem de o kişiden tüm benliğiyle nefret edebilir mi? Hınca hınç bastırılmış bir öfkenin çığlıkları sarıyor yüreğimi. Öyle ki nefesim kesilecek adeta koyuversem kendimi ruhum bedenden çekilecekmiş gibi sanki. Tıpkı sahil boyu kıyıya vuran bir deniz misali.

Bazen esiyor işte yüreğime bir samyeli Ne yapayım? Yazıyorum işte, başka türlü dinmiyor içimde kopan fırtınanın şiddeti. Kalemimden bu kadarı geliyor. Sanki rüzgâr yazdıklarımı gün gelip kulağına fısıldayacakmışçasına her defasında ayrı bir heyecan  bambaşka bir coşkuyla yazıyorum. Yazdıklarımı başkaları okuyor. Doğrusunu istersen, ben bile bilemiyorum kimin yüreğine değiyor sözlerim. Böylesi mutlu ediyor beni.

Devekuşu misali ben kimseyi görmeyince kimsenin de beni fark etmeyeceğini varsayıyorum ya da kendimi öylesine inandırıyorum, bilemiyorum. Ama bildiğim bir şey varsa yazdığım tüm mısraların muhatabı sensin. Evet sen! Yüreğimi yangın yerine çevirip beni yarım bırakılmış bir aşk enkazının altında çaresiz darmadağın bırakan sen! Ardında yüreği buruk hayalleri mahzun tüm masumiyetiyle sadece ilk aşkına kendisini sevgisini ispatlamaya adanmış bir genç kadının yüreğinde kopan vaveylaların yankısı bunlar.

Bir kadının okyanusun dibindeki kum taneleri misali gizli saklı sevdiği bir adama serzenişi… Sarıp yarmalayıp herkesten, her şeyden sakındığı…  Daha da ötesi; hiç yaşanmamış bir sevdanın gizli saklı hikâyesi.

Ey sevilmeye layık olmayan ve sevmeye dair her söze ve şiire ihanet eden! Sana kızgınlığım öfkem dindi diniyor günden güne. Duruldu içimdeki kızgınlıklar ama yüreğime söz geçmiyor, kırgınlığım dinmek bilmiyor.

Masumane sevgisine layık, hayatında aşka değer kimseyi bulamayıp sana tutunmuş genç bir kadının kırılan ümitlerinin yıkılan hayallerinin tek müsebbibisin Sen! Senin gibi bırakıp gitmek vazgeçmek varken ben hâlâ beni bıraktığın yerdeyim. Kim bilir bir gün belki ellerinde bir gülfidanı, yüreğinde zarif bir sevda türküsü ile dönersin. Zannetme ki bu kapılar sana sonsuza dek kapalı her şeye rağmen hayatımın en başköşesinde yine sen olmalı.

Ve sevda yine sen kokmalı. Bahar geldi sen de gel. Gel ki hüzne râm olmaktan kurtulsun  da Bayram etsin şu biçare yüreğim.

 

Gönül Kayıkçı

Leave a Comment

İlgili İçerikler