0

“Hiçbir yaşayan doğmamış gibi; hiçbir ölü yaşamamış gibi; hiçbir anı yaşanmamış gibi olmaz. Hiçbir kan dökülmemiş gibi; hiç bir savaş yapılmamış gibi; hiçbir güvercin vurulmamış gibi olmaz…”

Biri Bahriyeli, diğeri Harbiyeli, ötekisi ise polis memuru olan üç erkek kardeş, çok sevdikleri babalarının izini takip edip vatan için gizli görevlerde etkin ve önemli rol oynarlar.

Babasının sözleri, Harbiyeli genç Subay Bahadır’ın küçücükken kalbine mühürlenmiştir ve her daim kulaklarında çınlar: “(…) Alparslan’ın soyu, Osman Gazi’nin torunu, Atatürk’ün oğlu olduğun gerçeği… Bu diyarlara yolcu değil; öncüsün. Türklük şerefi, İslam halefisin…”

Vatana hizmet aşkıyla dolup taşan yüreğine bir aşk ve bir de sevda sığdıran Bahadır; özel hayatını ihmal edip kendisine verilen özel görevleri başarıyla yerine getirir.

Bir yanda tek aşkı Dolunay diğer yanda sevdalısı Elfida… İki kadın arasında bocalayan Bahadır, tercihini kimden yana yapacak? Aşkı mı galip gelecek yoksa sevdası mı? Ya da ikisine birden sırtını çevirip vatanının selameti için kendi hayatını mı feda edecek?

Geçmişten gelen kiniyle, Bahadır’ın ve tüm insanlığın geleceğini karartmaya çalışan Rıza, namı diğer Terra Rossa yürütülen gayrinizami harbin iki hasmıdır. Şah dışındaki herkesin önemsiz, Mat etme yolunda her şeyin sınırsız olduğu, iyilerle kötülerin savaşında şah mı korunacak, karşı taraf mı mat edilecek?

Tüm bu soruların cevabını yakın tarihimizin kurgulandığı roman, “Karlı Küller”in sayfaları arasında bulacaksınız…

Leave a Comment

İlgili İçerikler