Hafifçe esen rüzgâr güneş yanığı yüzümü serinletiyordu. İçimde savaş yanığına benzer hasret yaraları vardı. Bu kadar çok düşünceli ve dalgın olmam bundandı. Derin hasret ve ayrılık yaraları vardı içimde, hiç kabuk bağlamayan cinsten yaralar. Yerimden yavaşça kalkıp usulca omzuna dokunup mavi gözlerine baktım. Ayak atılmamış bitimsiz ormanlar gibiydi içi. Gözlerindeki mavi tılsıma yaklaşmaya çalışıyordum. O ..
Read More…