Yüz çeviriyorum esrik aynalardan Zühre yıldızını soluma alıp ivecen dalıyorum derin denizlere albatroslar pusulam genzimde asırlanmış iyot kokusu evvelden ahire düş ağı ördürüyor zıpkınına takıldığım zaman telaffuzu telafisiz kelimeler savuruyorum süt kesiği dalgalara çizgisi kırılıyor ufkun medcezirler büyüteçsiz büyüyor gözlerimde vakt-i akşama yol aldıkça kuşluk güneşi kızıla evriliyor evren, yüzüme sürüyorum bir parça alazlanmış göğü ..
Read More…