Ah… Şu kahrolası öksürük! Gecelerdir bırakmıyordu yakasını. Ona günlerdir söyleyemedikleri boğazına yapışmış, öksürük olup işkence ediyordu ona. -Döneceğim ben sana, diyen kısacık mesajdan sonra anlamıştı. Öylesine acıydı ki. Telefonun suskunluğu sessiz bir küfürdü sanki. Ah bu acıtan sessizlik… Tıpkı bahçesindeki o dut ağacı gibiydi öksürüğü. Ne inatçı ağaçtı o öyle. Öksürüğünden bin beterdi. ..
Read More…