sevişlerinde kalayım bir seda gönder ümmeti Allah aşkına yangınlardayım üryan geceler tepeden tırnağa Hayyam babamızdan yadigar sarhoşum edepsiz düşler uyandı neyleyim yastığım ol sinende...
Ruhun Üzerinde Peygamber yetimliği bu… öyle öğütücü öyle aşkın gün doğmuyor bi’ türlü en çok da güneş… şaşkın ‘yokmuş!’ mu daha büyük acı insanlık...
Umarsızca özlüyorum seni ve göğünün kuşlarını hoyrat bir rüzgâr kışkırtıyor yaz yanığı tenimi anımsadıkça hanımeli kokulu ellerini vakit akşama akıyor yüzünü aklıma zimmetlediğim Arnavut...
Çakır gözlü Emine’min bana iyi bakmasının yanı sıra, pek dağ başı sayılmasa bile yaylada oturmamızın da genç ve dinç kalmamda katkısı inkâr edilemez. Tertemiz...
gönülden ne katarlar geçer yükü hasret dolar da gider ne çok çile meşakkat çeker bir son durağa ulaşsam der ağır ağır ilerler rayda demir...
Kardeşimden haber alamayışımızın tam on altıncı günü. Tarifi olmayan bir yas var içimde, derinlere uzanan, gömülü yerlere sığınan. Gün boyu asfalt yollar uzanıyor gözlerimin...
Öne Çıkan
Öykü ve Şiirler
Bu gece senin için sirenler çalmıştı Çocuk gözündeki korkuya Biraz büyüdü kalbin Otel beyazları ayaklarındaki tokluğuyla güzel Bir geceyi ıskalamadan şaşırtan zenci dişleri Bekar...
“Aslı yok yaylasında bin beş yüz koyunum var benim!..” Gülmece de olsa böyle atma ve sallama becerim (!) yoktur. Yaylamızın aslı var da o...
Belirsiz bir zamirle konuştum hep Kime ait olduğunu bilmediğim mağaralarda Büyüdüm duvarlarına baka baka Siyah kumun ayazında, çırılçıplak Kimdim, nereden gelmiştim ve neden Pusuya...