SAATİ Saati soruyorsanız Saat: 8:45’dir Zaman da aslında büyük bir boşluk gibidir Biz bir vakitler mavi gökyüzüne şöyle bir bakıyor, bu bir rüya mı...
menzilinden kışlar dökülüyor,
ölüm denizinde halkalanan göç başladı.
kimse dinlemez oldu kendi ağıtını,
başkasına inanıp kandığından beri.
his sorun değil gözlerimiz bir ayıba iniyor
yağmurlardan sonra başın düşer önüne,
korkular sürülen adanmış parmaklarından
uçan kuşlardan can alıyor tenha vadiler
silahın canını yakıyor yüzünde keskinleşen hırs
bu değil bizim muntazam umudumuz
bir nar bozacak akşamın biricikliğini
durmadan yaşlanan çocuklar doğuyor
yalnız sen değilsin toprağın yutup unuttuğu
bağışla emeklediğin hayalleri
dağ başında beşe on kala köyler
akşam olmadan soluyor yüzleri
çocuklar açlık destanı
mecburen ölmüyoruz daha kötüsünü görelim diye
yırtık pırtık sokaklar görünmüyor haritalarda
camlardan başlayan engin deniz
hangi dağlara keder
biliyorsun, taşlar dökülünce
içinden çıkılmaz düzlüklerin
sular cilalı set çekiyor kimsesiz duvarlara
rüyasına bile tuzak kurulan evler uzak
üç maaş alıp bir konuşma bile yapamayanların dünyasına
his sorun değil, kağıt boş kalınca
sorun değil boşlukta düşen tüyün endişesi
evlat el değiştiriyor babanın rüzgarında
Rıdvan Yıldız