Üç cüceydiler. Birincisi en yükseğe zıplayan, ikincisi en uzağa atlayan, üçüncüsü en derine dalan. Birincisi kuşları avlardı. İkincisi tavşanları yakalardı. Üçüncüsü balıkları tutardı. Üçü de dingin yaşarlardı, Pamuk Prenses’le karşılaşıncaya dek. Bir sonbahar akşamıydı, hava bulutlarla kaplanmış, yapraklar solmuş sararmış, sokaklar dolmuş boşalmış, ama cücelerin ormandaki evlerine onlardan başka varan olmamıştı. Aslında varan olmuştu da, ..
Read More…