İÇİMDE DURAMAYANLAR Gecenin körü sabahın başında, senden kendimi kopartmam gerekiyordu; hiç girmediğim yolda beni bekleyen ve bizim yüzümüzden gelememiş, hiç tanımadığım ‘ben’ için… Onu...
ÜTOPYA
Mutluluktan kaynaklı gözyaşları vardı artık
Bebekler öldürülmüyordu
Sömürülen tüm zenginlikler iade edilmişti ülkelerine
Afrika’da açlıktan ölmüyordu insanlar
Anneler bu kadar güzel gülmemişti
Kimyasal reaktörlerin fişi çekilmişti
Burnu büyük baronların patlamıştı o hırs dolu balonları
Toplu ölümlerden sorumlu o gaddar insan müsveddeleri ıssız bir adaya sürülmüştü
Buzulları eriten tüm faaliyetler sona ermişti
Yüksek grostonlu gemiler petrol ve silah taşımıyordu
Tapınakların ve sarayların altın sütunları devrilmişti birer birer
Sessizliğe alınmıştı dünya
Çocuk ve kuş sesleri süslüyordu
Güzel çiçekler büyüyordu suyun üstünde bile
O içi bomboş felsefi akımlar
O yakı ve yıkım kokan anlaşmaların maddeleri yok hükmündeydi
Dünyayı eşsiz bir mutluluk sarmıştı
Endişeler, korkular, çekinceler terk etmişti kalpleri
Dünya bir yerden yönetilmiyordu
Dünyayı yöneten, dünyayı adaletli paylaşan insanlardı
Kaos sözlüklerde geçen bir kavramdı sadece
Neydi o paranın ve hırsın oyuncağı olmuş sözde uygar köleler
Neydi o ağzı küf kokan sözde barış elçileri
Neydi o sözde insanlığın faydası için kurulan tasmalı örgütler
Neydi o merhametsiz korkak kodamanlar
Temelsiz ve direksizdi ziftten kara fikirleriniz, zifiri düşleriniz
Bu güzel dünyaya artık ilişemeyeceksiniz
Muhammed Balaban