0

KÜÇÜK PRENS’İN BÜYÜK KAZALARI

ANTOİNE DE SAİNT-EXUPÉRY

Edebiyat dünyasında öyle eserler vardır ki eser yazıldığı ülkenin sınırlarını aşar, kıtalara ulaşır ve bütün dünyaya mal olur ama yazarın adı sorulduğunda okuyucu bunu hatırlamakta zorluk çeker. Bahsettiğimiz durum edebiyat dünyasında genellikle ‘eser adıyla ünlü yazar’ veya daha akademik ifadeyle ‘eser odaklı ünlülük’ olarak tanımlanır. Yani eser öylesine popüler olur ki adı dilden dile dolaşır; ancak eserin yaratıcısı hakkında bilgi, çoğu kişi için ikinci planda kalır.

Bu olgunun birkaç nedeni vardır; bunlardan bir tanesi eserin evrenselliğiyle okuyucunun duygu ve düşünce dünyasına olan etkisidir. Hikâyede karakterler veya temalar öylesine güçlüdür ki eser popüler kültür aracılığıyla sivrilip liste başı hâline gelir. Edebiyat eleştirmenleri bu durumu, ‘eser yazarından bağımsız bir hayat yaşar’ şeklinde ifade eder. ‘Eser odaklı ünlülük’ kavramına verilecek en iyi örnek Antoine de Saint-Exupéry’in yazmış olduğu “Küçük Prens” isimli eserdir.

Dünyada en çok okunan kitaplardan biri olarak bilinen “Küçük Prens” hem pilot hem de yazar olan Fransız Antoine de Saint-Exupéry tarafından 1943 yılında kaleme alınmıştır. Küçük Prens’te kendi gezegeni B-612’den ayrılarak yolculuk sırasında farklı gezegenlerde yaşayan yetişkinlerle tanışan küçük bir çocuğun hikâyesi anlatılır. Peki eserin dili çocuk dilinde midir?

Beyreli ve Ak-Başoğul (2017) “Küçük Prens’in hedef kitlesi: Çocuklar mı, yetişkinler mi?” isimli çalışmalarında “eleştirel söylem çözümlemesi” yöntemini kullanarak verilerin analizi sonucu Küçük Prens’in çocuk yanlısı bir bakış açısıyla yazıldığı, kitapta çocuklara ve yetişkinlerin içindeki çocukluğa seslenildiği ve çocuğun dünyasının idealize edildiği sonucuna ulaşmışlardır. Bu konudaki açıklamayı aslında Exupéry yapmıştır. Exupéry kitabını Leon Werth’e ithaf eder. Çünkü Leon’un onun en iyi arkadaşı olduğunu söyler. İthafın diğer bir nedeni bu adamın çocuk dilinden ve çocuk kitaplarından anlıyor olmasıdır. Exupéry son neden olarak da Werth’in Fransa’da yaşadığını ve zor durumda olduğunu söyler. Exupéry’nin ithafına baktığımızda kitabını bir yetişkine adadığı için kendini suçlu hissettiğini görmekteyiz. Zaten Exupéry ilerleyen cümlelerde bu ithafı için çocuklara açıklamalarda bulunarak onun çocuk ruhundan anlayan bir yetişkin olduğunu ifade etmektedir. 1

Antoine de Saint-Exupéry 1900 yılının 29 Haziran’ında, Lyon’da, Peyrat sokağındaki 8 numaralı evde; Jean de Saint-Exupéry ve Marie de Fonscolombe çiftinin 5. çocuğundan üçüncüsü olarak dünyaya gelir.2 Çocukluğunun büyük bir kısmını Ain bölgesindeki aile şatosunda geçirir ve soylu bir aileden geliyor olması yazarın yaşamını şekillendirir.

Dört yaşındayken babasını kaybeder. Beklenmedik bu ölüm, yazarın yalnızlık duygusunu beslemiştir. Küçük Prens’te kendini belli eden duygusallık yazarın çocukluğundaki bu kayıpla açıklanabilir. 6. bölümde Küçük Prens insanların üzgün olduğu zamanlarda günbatımlarını daha da çok sevdiğini söyleyerek bir çocuğun hüznünü hissettirir. Exupéry babası öldükten sonra annesiyle teyzesinin yanında yaşamaya başlar. Bu süreçte daha çok yetişkinlerle vakit geçirme fırsatı bulur. Soylu bir ailede büyüyen Exupéry Küçük Prens’te ömrü boyunca çok fazla yetişkin tanıdığını, onlarla uzun zaman geçirdiğini fakat onlar hakkındaki görüşlerinin değişmediğini söyler. Bunları söylerken aslında yaşadığı sosyal çevre hakkında ipucu verir.3 1909’da büyükbabasının isteği üzerine Le Mans’taki Sainte-Croix Koleji’nde okula başlar.

Dikkatsiz, dağınık ve hayalperest bir öğrenci olan Antoine, yatılı okul hayatının zorluklarını keşfeder ve o günler için şöyle der: “Okulda küçük bir çocukken çok erken kalkarsınız. Sabah altıda kalkarsınız. Soğuktur. Gözlerinizi ovuşturur ve o sıkıcı dilbilgisi dersinin acısını önceden çekersiniz.4

 Ancak yaz tatilleri Antoine de Saint-Exupéry için gayet canlı geçer. Maceradan maceraya atılır.  Parklarda gezintiye çıkar, yelkenli bisiklet gibi tehlikeli icatlar, şarkı dersleri, tiyatro oyunları gibi etkinlikler yaz tatilinin olmazsa olmazlarıdır. Ayrıca ileride hayatının anlamını oluşturan pilot olma isteği de onun içten içe havacılığa ilgi duymasını sağlar. Hoşgörülü annesinin varlığı da onun hayal gücünü destekler.

1915’te İsviçre, Fribourg’daki Saint-Jean Okulu’na gönderilir, buradaki iki yıl süren eğitiminin ardından Paris yakınlarındaki Neuilly-sur-Seine’deki Collège Sainte-Croix’da eğitimine devam eder. 1917’de Paris’teki École des Beaux-Arts’ta mimarlık okumaya başlar ama işler umduğu gibi gitmez çünkü gözü yükseklerdedir. Antoine, havacılık tutkusunun peşinden gitmek için mimarlık eğitimini yarıda bırakır. 1921’de pilot lisansını alır ve 1922’de askerlik sırasında tanıştığı havacılık onda tutku hâline gelir, gökyüzüne olan bu bitmeyen aşkı ileride sık sık uçak kazası yaşamasına neden olacaktır. Bu kazalardan ilki 1923 yılında Paris yakınlarındaki Le Bourget Havaalanı’nda yaşadığı kazadır. Henüz askerlik hizmeti sırasında genç bir pilotken, kullandığı Breguet 14 tipi uçak kalkış sırasında düşer ve Saint-Exupéry ciddi şekilde yaralanır; kafatasında kırık, vücudunda kesikler ve ezilmeler olur. Bu kaza, onun ilk büyük havacılık kazasıdır. Bu kaza nedeniyle bir süre havacılık kariyerinden uzaklaşmak zorunda kalır, ailesi onun pilotluğu bırakmasını ister. Antoine de Saint Exupéry Tuileries de Boiron’da muhasebeci olarak işe başlar. Ancak muhasebecilik ona göre değildir. Rakamlarla uğraşmanın neden olduğu can sıkıntısıyla geçen günler, geride yorgun bir zihin bırakır.  O günler hakkında Antoine şunları söyler:

“2 metreye 2 metrelik bir ofiste esniyor, penceremin baktığı avluda yağan yağmuru izliyordum. Ayrıca hesap da yapıyordum.”5 der ve bu sıkıcı günlere son vermeye karar verir. Bu kaza, onun gökyüzüne olan tutkusunu sarsmayacak, aksine, tehlikeli uçuşların büyüleyici dünyasına yeniden katılma isteğini perçinleyecektir, yazmaya da bu dönemde karar verir. Hemen ardından L’Aviateur (Havacı) adlı kısa öykü gelir. 1923’teki Le Bourget uçak kazasından yaşadıklarından esinlenerek yazılan bu öykü 1926’da Le Navire d’Argent adlı edebiyat dergisinde yayımlanır ve eser edebiyat dünyasına Saint-Exupéry’nin girişini müjdeleyen bir metin olarak kabul edilir.

Pilot olma tutkusunun yanında artık yazı yazmak da onun tutkusu hâline gelir. 1927 yılında, Toulouse ve Dakar arasında uçuş görevine getirilir. Filo şefliğine kadar yükselir. Afrika’nın çöllerine, oradan Güney Amerika’ya uzanan posta uçuşlarına katılır. Uçak, onun için yalnızca bir araç olmaz, insanın kendi sınırlarıyla hesaplaştığı bir sahneye dönüşür. Havacılık sayesinde edindiği deneyimler “Güney Postası” ve “Gece Uçuşu” isimli romanlarına yön verir. Gece Uçuşu adlı eseri ona 1931 yılında Fémina-Vie Heureuse ödülünü kazandırır. Aynı yıl sanatçı ve heykeltıraş olan Consuelo Suncin’le Fransa’da evlenir ancak talihsizlik yine peşini bırakmaz. Consuelo sosyal yönü kuvvetli olan ve etrafına neşe saçan etkileyici bir kadındır. Fakat bir süre sonra bu evlilik ikisinin de sınavı olur. Hem birbirlerinden vazgeçemezler hem de mutluluğun sırrına eremezler. Consuelo zevke, paraya düşkün bir kadın olmuştur. Ama bunlardan da ziyade Exupéy’yi en çok bunaltan onun sürekli ilgi beklemesi ve kaprisleridir. Küçük Prens’teki gül Exupéry’nin eşi Consuelo’yu temsil eder. Kitapta Exupéry gülünün kaprislerinden sıkılan Küçük Prens’i anlatırken aslında kendi eşi Consuelo’yu anlatmıştır. Fakat Exupéry yine de Consuelo’yu yeterince anlayamadığını düşünür. Kitapta Exupéry bu durumu çiçeklerin çok değişken olduğundan bahsederek anlatır. Bu duygu değişimlerini anlamak için o zamanlarda çok küçük olduğunu söyler.6 Bu çalkantılı evlilik çiftin 1939’da boşanmasıyla son bulur.

Kazalar yazarın peşini bırakmaz. 29 Aralık 1935 tarihinde gerçekleşen Sahra Çölü kazası hem yazarın biyografisi hem de edebi üretimi açısından kritik bir dönüm noktasıdır. Saint-Exupéry, yardımcısı André Prévot ile birlikte Caudron Simoun tipi bir uçakla Paris–Saigon hız rekoru denemesi için havalanmıştır. Amaç, yalnızca teknik bir başarı elde etmek değil, aynı zamanda dönemin havacılık sınırlarını zorlamaktır. Ancak Kahire yakınlarında, Mısır–Libya sınırına doğru ilerlerken, uçak, motor arızası nedeniyle irtifa kaybederek çöle zorunlu iniş yapar. Kaza sonrasında iki pilot hayatta kalmayı başarır fakat kendilerini gıda ve su stoklarının son derece yetersiz olduğu bir ortamda bulurlar. Sahra’nın gündüzleri ısıyı 45 dereceye çıkaran yakıcı güneşi, geceleri ise dondurucu soğuğu, onları kısa sürede yaşam mücadelesine sürükler. Dört gün boyunca aşırı dehidrasyon ve halüsinasyonlarla karşı karşıya kalırlar, nihayetinde bir bedevî kervanı tarafından kurtarılırlar. Yazar bu kaza hakkında şunları söyler:

Çöl mü? Bir gün yüreğimle yaklaşma şansım oldu.” […] Kendimi Mısır’da, Libya’nın kıyısında, kumlara yapışmış hâlde buldum, sanki tutkallanmış gibiydim ve öleceğimi sandım.”7  

Ancak kazalar bir lanet gibi üzerine yapışmıştır. 16 Şubat 1938’de Amerika kıtasındaki bir tanıtım ve edebiyat gezisi kapsamında New York’tan Güney Amerika’ya uçarken Guatemala’nın başkenti Guatemala City yakınlarında, La Aurora Havalimanı’na inişi sırasında, uçak kontrolden çıkar. Saint-Exupéry çok ağır yaralanır. Kafasında ve vücudunda ciddi kırıklar oluşur. Göğüs kafesi ve omurgasında kalıcı hasar oluşur ve uzun süre hastanede tedavi görür. Bu kaza bedenini zayıflatır ve ömrü boyunca ağrılarla yaşamasına sebep olur.

Bu elim olay, Saint-Exupéry’nin yazınında derin izler bırakır. Özellikle Küçük Prens adlı eserde, pilot figürünün çölün ortasına düşmesi ve orada yaşadığı varoluşsal sorgulamalar, doğrudan bu biyografik deneyimle ilişkilendirilir. Aynı şekilde, ‘İnsanların Dünyası’ adlı deneme kitabında da bu kazanın ayrıntıları ve insana dair felsefi çıkarımlar yer alır. Kitap Şubat 1939’da Fransa’da yayımlanır ve yazar Académie Française Büyük Roman Ödülü’ne hem de Amerika’daki National Book Award Ödülü’ne layık görülür.

1941 yılında “Savaş Pilotu” isimli yapıtını piyasaya çıkartır ancak sürmekte olan İkinci Dünya Savaşı artık küresel boyutlara ulaşmıştır. 31 Temmuz 1944’te Fransız Hava Kuvvetleri’nde keşif pilotu olarak görev yaparken uçağıyla sabah kalkış yaptıktan sonra Akdeniz üzerinde gözden kaybolur. Geri dönmez ve uzun süre ondan hiçbir iz bulunamaz. Savaş koşulları nedeniyle “muhtemelen düşürüldü” denilerek kayıp ilan edilir.

Antoine de Saint-Exupéry şöyle diyor: “Bir gün kaybolursam ölümümü bildirmek için üç ay bekleyiniz” (Barjon, 1960: 119). Ailesi, arkadaşları, onu tanıyan ve seven kişiler bu süreyi isterken bu büyük pilotun neyi anlatmak istediğini biliyorlardı. İradesi sağlam bir insan eğer çölün ortasına, okyanusun dibine, çok ücra bir yere canlı olarak düşerse, diğerlerine yeniden ulaşabilmek için sınırlarını zorlayarak bütün gücüyle savaşırdı. Yaşamını korumayı biliyordu. Ölmek hiçbir şeydi ama bekleyen kişileri ümitsizliğe, olacaklara boyun eğmeye mahkûm etmenin nasıl bir şey olduğunun da farkındaydı.8

Son tahlilde; yıllar sonra Marsilya açıklarında bir balıkçı Saint-Exupéry’nin bileziğini bulur. Uçağın enkazına ulaşılır ama uçağın neden düştüğü netlik kazanmaz. Bundan sonrası için ancak şu söylenebilir:

Küçük Prens, denizin dibindeki o bilinmezlikte, güller için çölden duyduğu şarkıyı söylüyordur.

Serpil Tuncer

 

KAYNAKÇA

1-Doğan Müge, Küçük Prens Kitabının Çoklu Zekâ Kuramına Göre İncelenmesi Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü Türkçe ve Sosyal Bilimler Eğitimi Anabilim Dalı Türkçe Eğitimi Bilim Dalı Yüksek Lisans Tezi Çanakkale 2016 s:11 Beyreli, L. Ak-Başoğul, D (2017). Küçük Prens’in Hedef Kitlesi Çocuklar mı, Yetişkinler mi? (Synergies Turquie n° 10 – 2017 p. 107-121) Erişim

https://gerflint.fr/Base/Turquie10/beyreli_ak_basogul.pdf

2-Çelik Şenyüz Esma, Antoıne De Saınt-Exupéry’nin “Küçük Prens” Eserinde Eğitsel Öğeler Gazi Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü Fransızca Öğretmenliği Bilim Dalı Yüksek Lisans Tezi, 2016, Ankara s:6

3Doğan Müge, Küçük Prens Kitabının Çoklu Zekâ Kuramına Göre İncelenmesi Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü Türkçe ve Sosyal Bilimler Eğitimi Anabilim Dalı Türkçe Eğitimi Bilim Dalı Yüksek Lisans Tezi Çanakkale 2016, s:12

4- https://www.gallimard.fr/antoine-de-saint-exupery-1900-1944 erişim tarihi:24.09.2025

5-https://www.gallimard.fr/antoine-de-saint-exupery-1900-1944 erişim tarihi 24.09.2025

6-Doğan Müge, Küçük Prens Kitabının Çoklu Zekâ Kuramına Göre İncelenmesi Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü Türkçe ve Sosyal Bilimler Eğitimi Anabilim Dalı Türkçe Eğitimi Bilim Dalı Yüksek Lisans Tezi, Çanakkale 2016, s:12

7-https://www.gallimard.fr/antoine-de-saint-exupery-1900-1944 erişim tarihi:24.09.2025

8-Çelik Şenyüz Esma, Antoıne De Saınt-Exupéry’nin “Küçük Prens” Eserinde Eğitsel Öğeler Gazi Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü Fransızca Öğretmenliği Bilim Dalı Yüksek Lisans Tezi, 2016 Ankara s:5 -BARJON, Louis. (1960). Mondes D’Écrivains Destinées D’Hommes. Casterman.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Leave a Comment

İlgili İçerikler