Uçurumun kenarındaydı onunla tanıştığımda. Ses etsem atıverecekti kendini. Annesini küçük yaşta kaybetmiş, cici annesinden sevgi görmemiş. Soğuktu hayata karşı ama beni ısıtmaya hatta...
Uçurumun kenarındaydı onunla tanıştığımda. Ses etsem atıverecekti kendini. Annesini küçük yaşta kaybetmiş, cici annesinden sevgi görmemiş. Soğuktu hayata karşı ama beni ısıtmaya hatta...
Bulutlar her kış olduğu gibi Erzurum’un üzerine inmişti. Bir gün önceden yağan kar, geceleyin yerini ayaza bırakmıştı. Ağaçlar kırağı tutmuştu. Çatı saçaklarında buz...
Zarf açıldı mı bir kere, Bu viran şehirden bahar geçer. Saman kâğıdından hallice mektubunun Satır aralarında karanfil kokulu serçeler… Bir hayattan bin hayat geçermiş...
“Sanat Enstitüsü’nü bitirdiğim yaz askere gittim.” dedi Aydın. “İstihkâm çavuş yaptılar. Vur patlasın çal onasın, çabucak bitti askerlik. Bu arada babamın...
Molla Veyis’ li Tuğ Tahir hayatta tahmin edemezdi, girdiği işin Hemşin yaylalarından, Moskova’ya, oradan da Ardahan platosuna uzanıp, sakin denizin ortasında maya tutacağına....
Ilık bir nisan sabahı… Dışarıda gezilesi bir hava… Birkaç gündür güneşin kuruttuğu toprağa akşam yağan yağmur ve ardından toprak kokusu… Gökyüzüne bakan çocukların...
Gökteki çeyrek ay köşesine erkenden çekildi. Kentin göklerine hüzün dolu koyu gölgeler abandı. Havada bir sessizlik, tekinsiz bir durgunluk hâkim şimdi. Doruklar kadar...
Her sabah ezan sesiyle uyanırdı. Duş alıp tıraş olur, dişlerini fırçalardı. Akşamdan özenle ütüleyip gardıroba koyduğu takım elbisesini giyerdi. Haftanın her günü farklı...
Mavi göğün tepesinden bin bir kıvrımla, adeta kıvrak danslarla yeryüzüne inen kavurucu güneşin, dayanılmaz o sarı sıcak ışınları, zar inceliğindeki nemli derisini delip...