0

Kimi zaman karların içinde gezinen yalnız bir kurdu yazdı, kimi zaman da donmak üzere olan bir adamın son halini… Trende serserilik ettiği günleri yazmayı da unutmadı ve her ne kadar natüralizmin öncü isimlerinden sayılsa da sanayi devriminin yakıp geçtiği o işçi sınıfını en iyi o anlattı. İyi bir yazar olmasının yanı sıra iyi bir denizciydi. Tabi ki her yazarın yazma eylemine geçmeden önceki haline dönüp de bakmak lazımdır. Doğumuna…

John Griffith London, 12 Ocak 1876 yılında Amerika’nın Kaliforniya eyaletinin San Francisco şehrinde dünyaya gelmiştir. Babasının gerçek kimliği konusunda kesin bir belgeye ulaşılamayan Jack London’ın annesi olan Flora Wellman Chaney, müzik öğretmenidir. Annesi Flora Wellman Chaney ve John London’ın evlendikleri gün henüz sekiz aylık olan Jack London, bu andan itibaren gerçek bir baba sevgisine kavuşmuş olmasına rağmen babasının gerçek kimliğini asla öğrenememiştir. Yaklaşık olarak on dört yıl boyunca John London ismini kullanmış olan Jack London daha sonraları tüm dünyanın kendisini tanıyacağı Jack London ismini alacaktır. Babasının gerçek kimliği konusunda ihtilaflı görüşlerin öne sürüldüğü Jack London’ın, esas itibariyle Amerika’da astroloji biliminin gelişmesine öncülük etmiş olan avukat ve gazeteci William Chaney’in, annesi Flora Wellman’la yaşadığı evlilik dışı ilişki sonucu dünyaya geldiği düşünülmektedir.1

Jack London’ın doğduktan sonra yaşadığı ilk ev annesi Flora ’ya ait olup eski bir plaza olmasına rağmen alçak katlı bir evdi. Bu evin 6 tane odası vardı ve San Francisco’da bir çölün üzerinde bulunmaktaydı. Yaşadığı ev tamamen ahşaptan yapılmış, annesinden genç yaşta almaya başladığı dersleri geliştirmek için kullandığı piyano bile sedirden yapılmıştı. Annesi Flora piyano öğretmeniydi. Küçük Jack’e büyüme aşamasında piyano dersleri vermeye başlamıştı. Jack bir yandan bu yaşantısından memnunken bir yandan ise yaşam güçlüğünden dolayı huzursuzdu. O sanki aynı odada iki farklı hayat yaşıyordu. Bulunduğu şehrin metropol yapısı onu bunalıma itmekteydi. Ayrıca daha sonra şehre difteri salgını yayılmıştı. Flora’nın yakın olduğu Mary’nin oğlu Harry bu salgına yakalanmıştı. Jack’in üvey kardeşi Eliza bu durumdan çok heyecanlanmıştı. O bu duruma yardım etmek istiyordu ancak doktor bu duruma yapılabilecek bir şey olmadığını belirtmişti. Yaşanan olaylar sonucunda Jack’in yeni evi Oakland’ın Alameda ilçesinde merkezde bulunan bir yer olacaktı. 2

Oldukça hareketli bir yaşamı olan Jack London öykülerinde de kendi deneyimlerinden sıklıkla faydalanır, birinci el kaynaklardan faydalanarak karakterlerini ve roman kurgularını son derece gerçekçi olarak oluşturur. Jack London kısa yaşamı boyunca birçok işe girer, birçok farklı işte çalışır. Farklı işlerde çalışması sayesinde her türlü ortamı tanır, her türlü insanı tanıma fırsatı bulur ve kitaplarına konu olabilecek birçok olay yaşar. Güç hayat şartlarında dünyaya gelen Jack London ortaokul eğitiminden sonra çalışmak zorunda kalır. Ancak o yaşta bir çocuk için oldukça ağır sayılabilecek şartlarda çalışmak, Jack London’a hayatı tanıma fırsatı verir ve çok sevdiği denize yakın olmasını sağlar. İlk olarak tutkunu olduğu denizde, istiridye korsanlığı yapmaya başlar. Daha sonra bir dönem liman polisi olarak çalışır ve on üç yaşındayken ilk teknesini alır. Yine bu dönem içinde büyük gemilerle birçok yere seyahat etme fırsatını da yakalar, açık denizlere açılır ve Pasifik’te birçok yere seyahat eder. Bu sayede denizciliği ve deniz hayatını daha iyi tanıyan Jack London eğitimine devam etmesi gerektiğine karar verir.3

Avarelik dönemlerini atlattıktan sonra Oakland’a geri dönen London, yarı zamanlı işlerde çalışarak ailesine ev kirasını ödeme konusunda da yardım etmiştir. 1897 yılında, Oakland Lisesi’ne girer ve okulunun resmî yayınlarından biri olan Aegis adlı dergiye birkaç eseriyle katkıda bulunur. İki bölümden oluşan “Bonin Islands” isimli makalesi, yazarın Aegis dergisinde yayınlanan ilk eseridir. Irving Stone, özellikle bu eserin, canlılığını ve enerjisini başından sonuna kadar koruyan sürükleyici bir tarzda kaleme alındığını ifade etmektedir. Oakland Lisesi’ne devam ettiği süre içerisinde, sekiz makale ve birkaç kısa öykü daha yayınlamıştır. Aegis dergisinde yayınlanan son eseri ise, Bir Talihsizlik Daha (One More Unfortune) adlı kısa hikâyesidir. Ouida’nın Signa’sından esinlenen genç bir müzisyenin yaşam hikâyesini konu alan eser 18 Aralık 1895‟te yayınlanmıştır.4

Ama lise eğitimi beklentilerini karşılayamaz ve liseyi bırakan Jack London kendisini Oakland Public Library’de eğitir. Okumayı çok seven Jack London şehir kütüphanesinin sürekli ziyaretçisidir. Ancak hareketli hayatı seven Jack London serserilere katılarak onlar gibi trenlerde kaçak yolculuk ederek ve dilenerek ülkeyi nerdeyse baştan aşağıya dolaşır. Dilencilik yaptığı bu dönemlerde Jack London dilini de geliştirir ve bunun faydasını yazarlığında görür.5

Önemli eserleri doğada yaşam ve hayatta kalma mücadelesi ile ilgili olmuştur. Bu sebepten yirminci yüzyıl edebiyatının en önemli natüralist yazarlarındandır. London’ın siyasi olarak farklı düşünceye sahip olması onun için büyük problem olmuştur. İlk dönem romanlarında hep doğada yaşanan zorlu ve acımasız yaşamları anlatmış ve bu eserlerinde genellikle hayvan karakterleri önemli roller almıştır. Doğada ayakta kalmanın ne kadar zor ve dayanılmaz olduğunu eserlerinde hep vurgulamıştır. Güçlü olan yaşamını devam ettirdiği, zayıf olanın ise hayatta kalma savaşını kaybettiği çok yalın bir dille eserlerinde anlatmıştır. Eserlerindeki karakterler birbirlerine karşı acımasız ve birbirlerini yok etmek için fırsat kollamaktadırlar. Jack London sosyalizmden etkilenmiş ve bunu bazı eserlerinde de yansıtmıştır. İnsanlar arasındaki gelir adaletsizliğini vurgulamaktan hiç bir zaman kaçınmamıştır.6

Sanayi Devrimin o ağır çarklarının döndüğü yıllarda natüralizm etkisinin yanında çalışma hayatını, işçilerin sefaletini eserlerinde en fazla anlatan yazarlardan birisidir. Bunda en büyük etken, yazarın çalışma hayatına çok küçük yaşlarda başlamış olmasıdır. Konserve fabrikasındaki işçiliğinden, istiridye korsanlığına, elektrik santrali işçiliğinden, denizcilik ve savaş muhabirliğine kadar birçok farklı alanlarda çalışmış olmasıdır. London daha henüz on dört yaşında iken fabrikanın ağır çalışma koşullarında, insan üzeri bir süreyle çalışmaya başlamıştır.7 Sanayi Devriminin hükmünü sürdüğü o yıllarda ekonomik kriz içerisinde bulunan Amerika Birleşik Devletleri’nde işçilerin çalışma koşulları oldukça sert ve kötüydü. Elektrik santralinde kömür taşıma işinde ayda 30 dolar kazanmakta ve gece 9’a kadar çalışmaktaydı. Ayrıca öğle molası olmadan günde 13 saat mesai yapmaktaydı. Çalışmasının karşılığı saatte 8 sente denk gelmekteydi. Ayrıca Jack London işe girdiğinde iki işçinin yapacağı işi yapmaya başlamıştı. O, işe girdiğinde işten atılan işçilerden birisi intihar etmiş ve gazetelerde yayınlanmıştı. Daha sonra bunu öğrenen London üzülerek oradan istifa edecekti.8

Demir Ökçe’nin yanında, Uçurum İnsanları, Ay Vadisi gibi önemli içeriklere sahip eserlerinde de çalışma hayatına dair zorluklar bulunmaktadır. Yine adı geçen bu romanlarında, fiyat ve ücret kavramlarından da bahseder. Eserlerinde geçen işçilerin aldıkları günlük, haftalık, aylık ya da parça başı ücretler saptanarak bunlara yer verilmektedir. Bu ücretlere bakılarak o dönemdeki çalışanların durumu hakkında önemli yorumlar yapılabilmektedir. Ay Vadisi adlı romanında genel olarak sendikalar ve grevler üzerinden giderek bu konu hakkında bilgiler alınabilmektedir. Tüm bunların yanında Jack London’ın makale ve deneme tarzında yazdığı siyasi yazılarından onun dünya görüşü hakkında bilgi sahibi olunarak, bu romanları hangi gözle yazdığı açıkça görülebilmektedir. 9

Jack London 1902’de Güneş Batmayan Ülke olarak anılan Büyük Britanya’nın başkenti Londra’nın doğu yakasına gider ve orada sıradan bir fakir insan kılığında dönemin şartlarını inceler. Romanda İngiltere’nin seçkin insanlarının lüks yaşamına karşın onun deyişiyle “uçurum insanları” nın yoksulluk ve sefalet içindeki yaşayışlarını ele alır. Anlatılan dönem Büyük Britanya’nın altın çağıdır ancak Londra’nın doğu yakasında tam bir sefalet hüküm sürmektedir.10 Bizzat gezerek görerek edindiği tecrübelerden yola çıkarak yazdığı Uçurum İnsanları’ nda dönemin İngiltere’si yazarın son derece çarpıcı gözlemleriyle roman metninde yer bulur. London, işçilerin bulunduğu sokaklarda, tek odalı pansiyonlarda, limanlarda ve fabrika köşelerinde günlerini geçirir. Sefalete, yoksulluğa, açlıktan çöpten bulduklarıyla karnını doyuran insanlara tanıklık eder. Hiçbir kitabında, yoksulların ekonomik açıdan aşağılanmasını inceleyen Uçurum İnsanları kadar kalp ağrısı çekmediğini ve gözyaşı akıtmadığından bahseder ve işçi sınıfı için şu atıflarda bulunur:

Bu toplumsal dokuda onlara bir yer yoktu, toplumun bütün güçleri onları yok oluncaya dek aşağılara yuvarlıyordu. Uçurumun dibinde güçsüz ve sersemlemiş bir budaladan başka bir şey değillerdi. Yeniden çıkmaya çabalasalar bile, hayat orada öylesine ucuzdur ki, çabaları kendiliğinden yok olur. Dünyanın çarkları onların üzerinde döner, ama onlar buna katılıp bir pay almaya aldırmazlar. Buna katılmak ellerinde de değildir zaten. Üstelik dünyanın dönen çarklarının onlara ihtiyacı da yoktur. Çok kalabalıktırlar, uygun değillerdir, yukarı çıkmak için uçurumun dik kenarlarına yapışırlar ve asla aşağı kaymamak uğruna çılgınca mücadele ederler. 11 Yine aynı kitabın bir diğer sayfasında da,

Bir insanı perişan eden şey ölmesi, hatta açlıktan ölmesi bile değildir. Birçok insan ölmüştür; herkes ölecektir. Ama nedenini bilmediğimiz şey sefil yaşamaktır; çok çalışıp yine de bir şey kazanamamaktır; aşırı yorulmak, tecrit edilmek, soğuk evrensel bir bağla sarılı olmaktır.12 demektedir.

Ayrıca Lack London’ın hayli hacimli ve en ünlü romanlarından biri olan ‘Martın Eden’de yine çalışmak zorunda kalan ama yazar olmak uğruna çile çeken genç bir delikanlının yaşam izleri okuyucuya sunulur.

Bir çamaşırhanede çalışma işi tek başına kapsamlı bir iştir. Aynı yönde gözüken ama bir sürü farklılığı içinde barındıran kapsamlı bir iş. Tek bir iş yapacağı ümidiyle işe başlayan Martin, çamaşırcılık işinin çeşitli, yeni bölümlerini de öğrendi. Çalışma tempoları ise insanlara özgü değildi. Örneğin ilk hafta, bir akşamüstü Martin’le Joe, iki yüz beyaz gömleğin hakkından geldiler. Joe, çelik bir tele asılı, bol su veren sıcak bir ütü sistemi kullanarak yakaları, manşetleri ve yaka altlarını ütüledi; yaka altlarını ütülerken, bunların gömlekle bir dik açı meydana getirecek şekilde tutuyor ve gömleğin göğüs kısmına son ütüyü vurarak parlatıyordu.13

Ölümü hakkında ihtilaflı görüşlerin öne sürüldüğü Jack London, son dönemlerinde üremi hastalığının etkisiyle birkaç kez komaya girmiş ve yaşadığı acıları hafifletmek üzere yoğun bir biçimde morfin kullanmaya devam etmiştir. 22 Kasım sabahı, Sekine isimli yardımcısı tarafından odasında baygın halde bulunmuştur.14 Komaya girdiği anlaşılan Jack London’ın özel sekreteri Jack Byrne tarafından Sonoma’dan getirilen Doktor Allan Thomson, yazarın odasında boş morfin ve atropin sülfat şişeleri bulur.15

Doğumla başlayan hikâyesi her insan gibi ölümle son buldu. Ama ölüm nedeni bugün bile netleşmiş değildir. Bazıları intihar ettiğini bazıları ise böbrek yetersizliğinden dolayı aldığı ilaçların doz aşımını öne sürer. Aslında bir düşmanı daha vardı, o da o da içkiye olan tutkusuydu. Ömrünün sonuna kadar devam eden bu tutku onun yakasını bırakmamıştı.

22 Kasım 1916’da henüz 40 yaşındayken, California’daki Eyalet Tarih Parkı’na gömüldü. Sıradan bir naaş değildi. Sadece küldü.

Serpil Tuncer

KAYNAKÇA
1-BUDAN Yılmaz, Cem, Jack London’ın Romanları Üzerine Bir İnceleme, Trakya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Türk Dili ve Edebiyatı Anabilim Dalı Yüksek Lisans Tezi Edirne,2011
2-OGÜN, Nazlı, Jack London’ın Eserlerinde Çalışma İlişkileri, Yalova Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Yüksek Lisans Tezi Haziran 2019 Yalova (www.archive.org, 2019).
3-KARAKUZ, Pınar, Jack London’ın Yapıtlarında Koşullara En Uygun Olanın Hayatta Kalması, Yüzüncü Yıl Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü İngiliz Dili ve Edebiyatı Anabilim Dalı Yüksek Lisans Tezi Van, 2008
4-AYDINAY Gökhan Jack London’ın Beyaz Diş Romanında Irkçılık ve Kölelik Kavramlarının İncelenmesi Yüzüncü Yıl Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü İngiliz Dili ve Edebiyatı Yüksek Lisans Tezi Van, 2019
5-KARAKUZ, Pınar, Jack London’ın Yapıtlarında Koşullara En Uygun Olanın Hayatta Kalması, Yüzüncü Yıl Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü İngiliz Dili ve Edebiyatı Anabilim Dalı Yüksek Lisans Tezi Van, 2008
6-KOCAMAN, Tekin Natüralizm ’in Jack London’ın Eserleri Üzerindeki Etkisi Yüzüncü Yıl Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü İngiliz Dili ve Edebiyatı Anabilim Dalı Yüksek Lisans Tezi Van, 2019
7-OGÜN, Nazlı, Jack London’ın Eserlerinde Çalışma İlişkileri, Yalova Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Yüksek Lisans Tezi Haziran 2019
8-OGÜN, Nazlı, Jack London’ın Eserlerinde Çalışma İlişkileri, Yalova Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Yüksek Lisans Tezi Haziran 2019 – Stone, Irvıng Doludizgin Bir Denizci Jack London, Çeviren Burak Sazlı Destek Yayınları Sazlı Şubat 2012 s:62
9-OGÜN, Nazlı, Jack London’ın Eserlerinde Çalışma İlişkileri, Yalova Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Yüksek Lisans Tezi Haziran 2019
10-https://tr.wikipedia.org/wiki/U%C3%A7urum_%C4%B0nsanlar%C4%B1
11-LONDON Jack Uçurum İnsanları (Çeviren Yavuz Yiğit) İletişim Yayınları İstanbul, 2018 s:42
12-LONDON Jack Uçurum İnsanları (Çeviren Yavuz Yiğit) İletişim Yayınları İstanbul, 2018 s:63
13-London Jack Martın Eden (Çeviren; Eda Aksan) Dünya Klasikleri Sis Yayıncılık İstanbul 2014 s:191
14- BUDAN Yılmaz, Cem, Jack London’ın Romanları Üzerine Bir İnceleme, Trakya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Türk Dili ve Edebiyatı Anabilim Dalı Yüksek Lisans Tezi Edirne,2011 -Russ, Kingman, “A Pictorial Life of Jack London”, New York, Crown Publishers, 1979
15- BUDAN Yılmaz, Cem, Jack London’ın Romanları Üzerine Bir İnceleme, Trakya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Türk Dili ve Edebiyatı Anabilim Dalı Yüksek Lisans Tezi Edirne,2011 – Stone, Irving, “Jack London Sailor on Horseback”, New York, Doubleday&Company, Inc., 1978.

Leave a Comment

İlgili İçerikler