KARA VAGON İkindi güneşinin bulutların arkasına saklanıp, gökyüzünün kızıllığı solmaya yüz tuttuğu saatlerde fabrikanın düdüğü çalmaya başlardı. Kuşlar kanatlarını çırparak havalanır, fabrikadan çıkan insanlar...
KARA VAGON İkindi güneşinin bulutların arkasına saklanıp, gökyüzünün kızıllığı solmaya yüz tuttuğu saatlerde fabrikanın düdüğü çalmaya başlardı. Kuşlar kanatlarını çırparak havalanır, fabrikadan çıkan insanlar...
SAADET SAATLERİ GERİ GELİYOR savruldum akıntıyla Marmara’dan gelinen bir noktadan sonra yaşadığım rol iflası maviyi kucaklıyorum denizde, gökyüzünde Ege’nin koylarında kaybolmuşken benliğim sevişiyorum yıldızlar...
DOLUNAY TUTTU BU GECE ELİMDEN Yalnızlıktan canım sıkılıyordu gecenin içinde. Yerimden kalkıp balkonun loş karanlığına doğru yürüdüm. Kendi içimden çıkıp balkonumuza komşu olan parkın...
Solgun bir yıldırımın keskin bıçağı Bir hışımla indi odaya Nicedir kendini belli etmeyen O derin ses, o beklenen yutkunuş Yağmurun geç kavuşmalarından Küçüldü, sanki...
gittiğim her yer dalgalı ömrünün günlerini bir bir siliyor geçmişle geleceğin tam ortasında gün ışığının ince çizgilerinden geçip siyah çarşafla örtülü geceye ulaşıyor firar...
Ruhumu kanatan iğneli ve çengelli düşünceler kaynıyordu kafatasımın içinde. Bunlardan kurtulmak ve rahatlamak umuduyla yerimden kalkıp balkona çıktım. Beynimi derinden sarsan, içimde kasırgalar oluşturan...
Hayatın varlığını sorgulasak ne fayda Rahme düşüyor sigaranın külü Göz kapakları kapanmıyor uykuya, çizik çizik, kâbuslar tüketiyor ömrü Bana mısın demiyor içimize çektiğimiz esrarın...
Dünya ne kadar küçük biz ne kadar büyüğüz verince el ele evren ne kadar küçük dünya ne kadar büyük verince herkes el ele Kiriş...
yarım kalmış mutluluktu gözlerinde geçmişi aramak yarım kalmış hüzündü bulutlardan sağılan damlalar yığınak olmuşlardı gözyaşımıza kirpiklerimizde mayalanan özlemdi omuzlarımıza yaslanan gölgelerin bizden alıp götürdükleri...