Dik ve sapa yokuşu çıkarken, şakaklarındaki ter damlalarını parlatıyordu güneş ışıkları. Dizlerinin ağrısı yürüdükçe, tüm yükünü daha ağır, daha çekilmez kılıyordu. İyi biriydi, elinde, avucunda ne varsa dağıtır, cimriliğe kızardı. Az bir vakit kalmıştı, akşam ezanı okundu okunacaktı. Kızıyordum, öyle yüksek sesle kızıyordum ki, sanki sağır olmuştu da duymuyordu beni. “Eeee be hattat onca uğraşıp, ..
Read More…