Lakin bazen umudumu yitiriyorum sevgili. Bir çocuk ağıtı duyuyorum örselenmiş tarafımda. Kırık cam parçacıklarına benzeyen hülyalarımı süpürüyorum elimin tersiyle. Soruyorum kendime “Aynı şehirde yaşarken...
Zamansız bir hayattı beni bekleyen. Araf… Ne soğuğu ne sıcağı olan, korku ve emniyetin hükümsüz olduğu, eski ya da yeninin olmadığı, beyazın siyaha karıştığı… Ölü doğum, dedi beni kucağına alan doktor. Çizginin bu tarafında duyduğum ilk cümleydi bu. İlk ve son… Ötesi mavi, masmavi bir boşluk…