OYNAYAQ Demə ki, uduzmusan, Demə yolu səhv saldın. Demə, sən bu oyundan, Gedib kənarda qaldın. Gəl təzədən oynayaq, Görək kim yaxşı sevir. Kimin...
Kısa ömür yaşayan Ali Kerim’in İlk Aşk kitabı 1958 yılında Moskova’da yayınlandı. Hayattayken Bakü’de iki kitabı daha yayımlandı: Hep Seferde (1963) ve Altın Kanat (1965). Edebiyata özgü üslubuyla tanınmış şairin Geri Ver Ana Borcunu, Çocuklar ve Yıldızlar, Sefer Sonrası, Gül ve Ekmek şiir kitapları ve iki ciltlik Seçilmiş Eserleri ölümünden sonra yayımlandı. İki Senfoni uzun şiiri 1957 yılında Moskova’da düzenlenen Öğrencilerin 6.Dünya Şöleni’nin özel ödülünü aldı.
PARÇALAR
Otuzdan çok yaşadım…
Çöyçay’da,
Bakü’de,
Moskova’da,
Tiflis’te.
Arabada, uçakta,
bazen kum üstünde,
bazen denizde.
Aşk alacakaranlığında,
Konferans salonunda.
Sevgilimle birbirimize diyeceğimiz
İki söz arasında.
Hastalanırken Hekimin çaresinde.
Bazen ölüm sözünün kutup kışında
Bazen günlerimi başıboş bırakıp Onlarsız eğlendim hep.
Sonra da günlerim beni bırakıp
gitmenden sitem ettim hep.
Yılların çoğu benimle daha,
Ailemin bireyi oldu.
Görüyorum bazısından
günler düşmüş,
nereye düşmüş?
Ne zaman düşmüş?
Eh, onlar çoktan geçişmiş
Bazısı toz olmuş ayaklar altında.
Bazısı hangi arabadaysa
öyle unuttum gitti.
Bazısı bir zaman kenarında
Yaşadığımız nehrin
suyunda akıp gitti.
Ama öylesi de var ki,
gitmemiş.
Gönlümü incitmemiş.
Öyle saatlerim var ki ağaç oldu
Bir dost bağında.
Her dakikası bir meyveye dönüşmüş
Yeşil dalında.
Boynuna kolumu dolarım saatimin
Otururum ömrümün
bir parçasının gölgesinde:
Dizerim kızıl yanaklı dakikaları
On dört günlük ay – tabağa,
yeriz şirin şirin.
Her yılı tekrarlanacak
bu dakikaların.
Bazen düşer dakikalar dallarından
yere birer birer
Sahibini görüp gelir, onlar nedir,
Saatim var
Bir insan sevincinde
bir hissedir.
Solmuş bir tebessümün
Pırıltısını geri vermiş
O ölmemiş.
O yaşıyor.
Anlarım var:
Sağanak yağmur gibi yağmış
Duygulu bir insan kalbine;
Yeşerttiği çiçekler
ödüldür bana.
Oğlanlarıma bakıyorum:
Boylu postlu günlerimdir.
Nurlu gecem, al sabahımdır.
Şiirlerime bakıyorum:
Deme ölmüş günlerimdir.
Tutuşup deftere dökülmüş günlerimdir.
Otuzdan çok yaşadım.
Pişman değilim.
Geleceğe bakıyorum, Dur!
Bak ne diyorum.
O daha ömründen değil,
Düşün akşam – sabah
Sen onu fethetmelisin
Son zerresine kadar.
TAŞ
Yarı çıplak
Eski insan
Düşmanına bir taş attı,
Kana battı.
Taş düşmedi
Ama yere.
Uçup gitti.
Ufuklardan ufuklara.
Demeyin ki taş kayboldu. Oldu kılıç,
kurşun,
mermi.
Hiç durmadı fikir gibi.
Atom gibi
Meridyeni kırık kırık,
Arzuları zerre zerre,
Okyanusu parça parça
Edip geçti…
İşte o taş
Şimdi yine hiç durmuyor
Uçar nereye?
O nötron,
Elektron –
Dönüp
neler,
neler olur.
Alev olur,
ölüm olur,
zehir olur.
Ey yüzyıllım,
Hakikatin kan kardeşi,
Hiç durmaz mı, de,
Yarı çıplak
yarı yabani
Eski insanın
attığı taş?!
HEP SEFERDE
Trenler durduğunda,
Uçaklar indiğinde,
Bence bitmez ki sefer
Seferdeysen yine de.
İnsan dünyaya benzer
– Seferdedir ebedî.
Bence oturmuşsa da
Bir taşın üzerinde.
Anlamlı bir kitabı
Karıştırırsa eğer,
Güzel bir seferdedir.
Uyuklarken her akşam.
Uykusu köprüyse
Günle gün arasında –
Seferdedir o insan…
Hatta mezarlıktaysa,
Hatırası dostlara
Bir tepe aşmak için
Kuvvet verirse eğer,
O yine seferdedir.
Ulaşmağa var hele…
Seferdedir
yol gider…