0

Hale’nin yine canı sıkkındı. Son günlerde kendini çok mutsuz hissediyordu. Ne yaparsa yapsın, canının sıkkınlığı hiç geçmiyordu. Beynini kemiren şüpheler neden olmalıydı bu duruma.

Bu kuruntulardan kurtulmak için son zamanlarda aklına ne çare gelirse denemişti. Kitap okumaya çalışmış, arkadaş toplantılarına katılmıştı. Ne yaparsa yapsın, bu şüpheden kurtulamamıştı. Çantasını alarak, kendini sokağa attı. Bir süre mağazaların vitrinlerine baktı. Beğendiği giysilerin olduğu mağazaların içine girdi. Alışveriş yapamadan çıktı mağazalardan. En iyisi Meloş’ un kuaför salonuna gitmekti. Konuşmak zorunda kalmadan, biraz sıkıntısını atabilirdi belki.

Salon, her zaman olduğu gibi kalabalıktı. Meloş lakaplı Melahat kuaför, işinin ehli, ağzı laf yapan biri olduğundan, dilden dile tavsiye edilmesiyle aranan kuaförlerin arasına girebilmişti sonunda.

Müşterilerinin hemen hemen hepsinin huyunu, suyunu öğrendiğinden, nabzına göre şerbet vermeyi çok iyi bilirdi. O yüzden de onun salonuna giden kadınlar, kendilerini çok değerli hissederlerdi. Sonra da müdavimi oluverirlerdi. Meloş’un çayı, kahvesi ve ikramları da çok cömertti. Müşterilerinden bazısının sırf vakit geçirmek üzere geldiklerini bildiği halde bu durum işine geliyordu. Bir müşteri, üç müşteriyi çekerdi salonuna. Samimiyeti sahici miydi? Yoksa rol mü yapardı? O bilinmese de işine, ekmeğine sahip çıktığı kesindi.

Hale, selam verdikten sonra boş bir koltuğa oturdu. Meloş, bir müşterisinin saçını kesmekle meşguldü. İtinayla kesimi bitirdikten sonra geri kalan işlemler için yardımcısına bıraktı. Hale’ nin selamını almış fakat onunla ilgilenememişti. Yanına bir iskemle çektikten sonra;

“ Hoş geldin Hale’ciğim.”

“ Hoş buldum Meloş”

“ Nasılsın? Pek keyfin yok gibi tatlım.”

“ Öyle mi görünüyorum?”

“ Sıkıntılısın gibi geldi bana. Dertleşiriz. Ne istemiştin bugün?”

“ Benim acelem yok Meloş. Sen bak işine. Bekleyebilirim biraz.”

“Bir müşterim var tatlım. Onun işini bitirdikten sonra hemen ilgileneceğim seninle. Anlayışın için teşekkür ederim.”

“ Rica ederim Meloş. Bekliyorum seni.”

Hale ile konuştuktan sonra sekerek müşterisin yanına gitti. Yanına gittiği kadın, alımlı ve çok güzeldi. Güzelliğinin ve albenisinden emin bir tavırla, koltuğunda Meloş’ un gelmesini beklerken, bir taraftan da telefonuyla uğraşıyordu. Arada gelen mesaj sesinden sonra gülümseyerek cevaplıyordu mesajları.

Hale, çok uzun zamandır geldiği salonda ilk kez görüyordu bu gizemli kadını. Hale’ nin ilgisini çekmişti ne hikmetse bu kadın. Bütün dikkatini vererek, onları izlemeye koyuldu. Meloş, makası ve gerekli malzemeleri alarak, başında;

“ Handancığım, nasıl bir kesim istiyorsun?”

“ Tatlım, beni tamamen değiştirmeni istiyorum. Sevgilimin karşısına yeni bir imajla çıkmak istiyorum.”

“ Tabii ki. Fakat siz bana biraz ipucu verirseniz daha iyi çalışabilirim. Gerçi böyle de çok güzelsiniz.”

“ Teşekkür ederim tatlım. Ben, Mariln Monreo tipi bir kesim istiyorum. Onun kadar cazibeli ve seksi olsun. Anlıyorsun ya! Sevgilimi öyle etkileyeyim ki o cadı ve sevimsiz karısına karşı şansım artsın.”

“ İnce meseleler var yani işin içinde.”

“ Evet, hem de çok ince. Sevgilim, tam kıvamına gelmek üzere. Bu savaşın galibi ben olmalıyım. Adam, zengin. Bir daha böyle kısmet bulamam. Karısından boşattım mı? Değme keyfime. İki yıl oldu ilişkimiz başlayalı. Fakat kadın farkında bile değil.”

“ Demek ki kocasına çok güveniyor.”

“ Bilmem… Öyle mi dersin? Bir kadın nasıl anlamaz ki aldatıldığını. Yabancı bir koku, saç teli.”

“ Anlamıştır fakat inanmak istemiyordur.”

“ Anlaması için elimden gelen gayreti gösterdim aslında. Kokumu alması için kendime has parfümümü boca ettim sevgilimin üzerine. Benim kokumla gitti karısının yanına. Öyle canım yandı ki anlatamam sana. O da bıkmış karısından.”

“ Boşansın o zaman. En dürüst davranış bu bence.”

“ Boşanamıyor. Daha doğrusu karısı istemiyormuş.”

“ Bence tam tersi bir durum var Handancığım. Sevgilin istemiyor. Canını sıkmak istemezdim ama. “

“ Benim de aklıma gelmiyor değil de. Böyle de rahatım. Bana dayalı döşeli bir daire aldı. Bir de spor araba. Rahatım yani. Aman boş ver kapatalım bu konuyu.”

“ Çok merak ettim şimdi sevgilini. O zaman sayılı zenginlerden biri olmalı. “

“ Aramızda kalsın ama ismini söyleyeceğim de… Duyan olursa çok fena olur. Adı Coşkun.”

Meloş, adı duyduğunda renk vermedi. Hale ise ismi duyduğu anda başı dönmeye başlamıştı. Sanki bina başının üzerine devrilmişti. Uzun süredir duyduğu kuşkularında haklı çıkmıştı. Ne kadar kendine bile itiraf etmek istemese de aldatılmıştı. Canı yanıyordu. Onca yılın hatırı, iyi-kötü günleri… Bu kadardı işte. Bundan sonra ne yapacaktı? İki seçenek vardı. Ya hiç duymamış gibi çıkıp gidecek, yaşamına devam edecekti. Ya da geçmişi derleyip, toplayıp; çöpe atacaktı. Duygularından emin olması gereken bir döneme girmişti. Kadının onun için kullandığı kelimeler aklına gelince, öfkesi arttı. Yerinden kalkıp, hayatında ilk kez herkesin gözü önünde, saçını başını yolmak geldi. Fakat sadece o kadının suçu değildi bu ihanet. Kocasına olan öfkesinin bedelini ondan çıkarmamalıydı. Gururu için yaşayan kadınların tavrını takınmalıydı. Biraz kendine gelmişti. Çantasını aldı. Meloş’ un yanına gitti. Meloş, şaşkınlıkla Hale’ ye bakıyordu.

“ Meloş, ben sonra geleceğim tatlım. Saç yaptırmaktan daha önemli işlerim olduğunu hatırladım.”

“ Tatlım, şimdi seninle ilgilenecektim. Kusura bakma. Bekle istersen, on dakikaya seni alacağım. “

“ Meloş’um sıkıntı yok. Sonra gelirim. Önemli işim çıktı. Şimdi ilk kez faydalı bir iş yapacağım. Karaktersiz, yalancı kocama boşanma davası açacağım. O benim gibi soylu bir kadına layık olmadığını ispatladı. Hoşça kal canım. Kolay gelsin sana.” Dedikten sonra kadına;

“ Tepe tepe kullan, benim eskimi. Birbirinize de iyi yakışırsınız. İyi ki gelmişim buraya. Hiçbir gerçek saklı kalamaz.”

Handan ve Meloş, şaşkınlıkla baktılar kaldılar ardından. Eve gider gitmez kocasını aradı. Bütün öfkesini kustuktan sonra eşyalarını hazırladı. Kapının önüne çıkarttıktan sonra kapıyı kilitledi. Rahatlamıştı. İçinde ne şüphe kalmıştı; ne de üzüntü. Yeni bir hayat ona göz kırpıyordu.

Nermin Güday Kaçar

Leave a Comment

İlgili İçerikler