KARA VAGON İkindi güneşinin bulutların arkasına saklanıp, gökyüzünün kızıllığı solmaya yüz tuttuğu saatlerde fabrikanın düdüğü çalmaya başlardı. Kuşlar kanatlarını çırparak havalanır, fabrikadan çıkan insanlar...
Karşımda dikiliyordu.
Utancından yüzü pespembe olmuştu.
Yüzündeki pembenin tonu içinde bulunduğumuz durumu net bir şekilde anlatmaya yeterdi. Biraz merak ve çokça heyecanla gözlerimi aşağıya çevirdim.
Teni gözlerime değdi. Utandım ve arkamı döndüm.
Bunu cidden isteyip istemediğini sordum. Vazgeçmesi için ona bir şans daha verdim.
Bu geri dönüşü olmayan bir yoldu. Devam etmek istediğini belirtti. Soyundum ve yanına yaklaştım. Çığlıklarını duydukça mutlu oluyor ve daha acımasız bir hale bürünüyordum. Her yer kan olmuştu. Ağzımın içi kanla dolmuştu. Yutkundum ve kopardığım et parçasını çiğnemeye başladım. Kan akmaya devam ediyordu.
Bir ısırık daha almak için yaklaştım. Her yerim titriyordu.
Son bir çığlık daha attı. Artık ölmüştü. Yemeye devam ettim.
Bir kaç dakika sonra doymuştum. Bacaklarına bir kanca geçirdim ve baş aşağı astım.
Son bir kez yüzüne baktım.
Yüzü bembeyaz olmuştu.
Güldüm ve teşekkür ettim.
Muammer Polat