0

USTALIK DÖNEMİNDEKİ ŞAİR: ARİF EREN

“Kolayca okunabilen bir şiirin kolayca yazıldığını mı sanıyorsunuz?”

Orhan Veli

Nicelikten ziyade niteliğe önem veren, az, öz ve titiz çalışmalarıyla tanıdığımız Arif Eren Cumhuriyet dönemi şairlerinden olup şairler şehri, kahramanlar diyarı Kahramanmaraş’ın yetiştirdiği bir değerdir.

Arif Eren şiirde seçiciliği yakalamış, kendine has imgelerle kendine ait bir şiir dünyası kurmuş ve bu minvalde birçok konuda eserler vermiştir. Şiirlerinde işlediği temalar şunlardır: Aile, aşk, çocukluk, dinî ve manevi değerler, doğa, evrensel değerler ve erdem, felsefe ve tefekkür unsurları, ölüm, yurt sevgisi ve milli değerler, zaman.

Ne sağa ne sola yaslanan, herhangi bir ideolojinin emrine girmeyip orijinal ve yüksek seviyeli şiirler yazmayı hedefleyen Arif Eren, okuyucunun his dünyasına girmeyi başarmış bir şairdir.

Türkçenin analitik ve matematiksel bir yanı vardır. Bu özelliği onu diğer diller karşısında saygın bir konumda tutar. Şiirde dilin önemini vurgulayan şair, ana diline hâkim olmadan ve bizlere sunduğu zenginliklerden bihaber şiir yazmanın kuru, yavan ve sığ olacağına işaret eder. Zira şiir, kendi mecrasında akan bir çavlandır. Şiirin görevi nice gönülleri fethetmek, nice savaşları zafere dönüştürmek, nice zaferleri taçlandırmak olmalıdır.

Yetenek, zekâ, kültür, donanım, birikim ve titiz dil işçiliği gibi bileşkelerden oluşan şiirlerin hakiki şiirler olduğuna dikkat çeken Arif Eren, basit yolu değil, zor olanı seçerek zevkle okunacak şiirler vücuda getirmiştir.

Şiirlerinde ahenk ve müzikaliteye önem veren şair, şiirin nesre çevrilemeyeceğini, şayet çevrilirse musikinin kaybolacağını ve geride kalanın da şiir olmayacağını belirtir. Zira şiir insan ruhuna tıpkı müzik gibi işitsel yolla nüfuz eder. Türk dilinin tüm zenginliklerini şiirlerine uygulamış olan şair; çeşitli uyaklar, serbest nazım, hece ölçüleri, aliterasyon ve asonanslarla şiirlerine dinamizm ve çeşitlilik katmıştır.

Arif Eren’in uyak şemalarından örnekler:

Sarmal Uyak

“Susuz çeşmeler gibi kurumuş yüzler

Gördükçe yüreğime boşanır gözlerim

Bir yaraya merhem olmaz bilirim

Teselliden öteye gitmeyen sözler[1]

 Düz Uyak İkilik İçinde

Kibirsiz bir gönül taşıdılar

Gösterişten hep uzak kaldılar

 Başka insanları ve evleri

Ne yerdi ne kıskandı sözleri[2]

Gazel Tarzı Uyak

Otuz üç kemerli bir köprüde

Su misali akıp gider iplik

Beşparmak vadisi boylarında

Ürperip ırgalanır sessizlik”[3]

Binlerce yıllık şiir geleneği olan köklü Türk edebiyatının kaynaklarından beslenen Arif Eren için, gelenekçi bir şair tanımlaması yapılabilir ama modern şiiri de reddetmez. Hedefi, gelenekten faydalanıp eserlerine çağdaş bir kimlik kazandırmaktır. Şairin ufku olabildiğince geniş, hayal gücü renkli ve ana diline vakıf olması elzemdir. Kelimelere farklı manalar yükleyebilir, kelime oyunlarına yer yer başvurabilir, mübalağa da yapabilir. Özgün şiirler yazmak adına imgelere boğulmuş bir şiir okuyucuyu yorar. Oysa şiir Montaigne’in deyişi ile “İyi şiir, insan idrakini tatmin etmez; allak bullak eder.”

Şairler, iç dünyalarında yarattıkları dizeleri imbikten geçirip söz sanatlarına da başvurarak birbiriyle ahenkli eserler ortaya koyarlar. Şiir, bir üst dili gerektirir. Kaliteli bir şiir yazmak için gerekli olan kelimeler günlük dilden ya da sanatsal dilden özenle seçilmeli oya gibi işlenmelidir ki yoğun anlamlar kazansın. Şiirde benzetmelere, mecazi sözlere yer vermek somutları soyutlaştırdığı gibi soyutları da somutlaştırıp derinlik kazandırır.

Arif Eren’in şiirlerinde; teşbih, teşbihi beliğ, telmih, açık ve kapalı istiare, teşhis, hüsnü talil, tenasüp gibi söz sanatlarına sıklıkla başvurduğu görülür. Her birini öyle yerinde ve dozunda kullanır ki duygu ve düşüncelerinin anlam kazandığını, şiirin derinleştiğini hisseder okur.

*“Temenninin en güzelidir

Dede Korkut’ça söylenen söylev (telmih)[4]

*Hȃlȃ bir suçluluk duygusu içinde

Bizi görünce kıpkırmızı kızarır (hüsnü talil)[5]

*Kış gelince bu talihsiz ağaç

Aynı serüveni

Tekrar yaşayacaktır

Mutlu hayallerle geçecek zaman

En olgun şeklini alınca meyveleri

Yine kurda kuşa yem olacaktır (tenasüp)[6]

*Nasıl da kıskanır diğer çiçekler

Hep aramızı bozmak istedi gelincik (teşhis)[7]

*Senin bir altın çerçevenle

Değişmem apartman denen devi (teşbihi beliğ)[8]

*Sevgilinizin yüreğindeki sevda dilindeki kelimelerle

Yaptığı konakta oturuyorsun (açık istiare)[9]

*Güller görücüye çıktı bugünlerde” (teşhis-kapalı istiare)[10]

İmge, şiir dilinin önemli bir özelliğidir. Şiirde anlatılmak isteneni etkili ve göz önünde canlandırılabilir hȃle getirmek için kullanılır. İmgesel anlatım şiire ayrı bir tat verdiği gibi okurların algı ve duygu dünyalarında farklı çağrışımlar yapar. Modern şiir yazmak adına sırf imgelerden oluşan ve birbirinden bağımsız dizeleri alt alta yazıp okurun beğenisine sunan sözde şairlerin yazdıkları çerez gibi tüketilir.

Arif Eren’in imge dünyası oldukça geniştir ve şiirlerinde sıklıkla başvurur.

”Ses gergefinde özenle işlenir

Körpe yüreğe ecdat sevgisi [11]

Aklımın tenha bir zamanında

Birdenbire karşıma çıkıyorsun[12]

Ne biçim çağ bu

Kimi çocuklar oyuncakla oynuyor

Kimi kuru yapraklarla[13]

Kuş gagasıyla kanarsınız gül gül

Bir nazla olgunlaşırsınız

Ağacın dallarında[14]

Bir de kaval sesi yankılandı

Bu sesten açan çiçek öten kuş

Akan su duygulandı”[15]

Sadece şiirde değil, bütün edebî eserlerde az da olsa hakikat bulunmalıdır. Her edebî eser; hakikatten söz etmese bile, hakikat üzerine inşa edilmelidir. Hayal, eseri süsler; yeter ki o eserde azıcık da olsa hakikat olsun.

Hakikatten yola çıkarak hikemi sözlere ulaşan Arif Eren’in her konuda yazmış olduğu Arifçe Sözler’den birkaçı şunlardır:

”Mutlu evin penceresi sokağa küsmez.[16]

İnsan, önce diliyle dost olup, onun düşmanlığından kurtulmalıdır.[17]

Düşünce düğümü esnemeden gerginlik çözülmez[18]

Türkiye yüreğimde sevda, dilimde vatandır.[19]

İnsanların sağır olduğu yerde, şiir okunmaz.[20]

Göz bahçesinin göz salıncağında fazla sallanılmaz.”[21]

Arif Eren, milli ve manevi değerleri şiirlerinde öne çıkaran bir kelam ustası. Milli şair sıfatını layıkıyla taşıyan şair; dilimizi, dinimizi, örf ve âdetlerimizi hülasa bizleri biz yapan değerlerimizi bağırıp çağırmadan duyguya hitap eden bir lisanla şiirlerine yansıtmakta mahir bir kalem.

Sözlerime üç şiirinden alıntıladığım birer dörtlükle son vermek istiyorum. Uzun ve bereketli yaşamına nice eserler ve gönül telimizi titreten şiirler sığdıran Arif Eren Hoca’ma sağlıklar ve esenlikler dilerim.

SELİMİYE

 “(…) Arka minarelerden, altı merdiven buyur eder şerefelere

Bir güneş ki, altı yerden doğar imanlı kalplere

Mermer avlusunda sıbyȃn, kurra, hadis ve medrese yapıları

Hakk’a, sevgiye, ilim ve irfana açılmış kapıları

Otuz iki farz, hiç düşünülmemiştir böylesine

Otuz iki kapıdan girilir Selimiye külliyesine…[22]

 GÜZ DÜŞÜNCELERİ

Yaprakların sararınca benizleri

Azalır damarlarında özsu

Çözülmeye başlar kımıl kımıl

Dalları sımsıkı tutan elleri

Boşlukta sallanırken tutunmak için

Bulamazlar incecik bir dal

Tanrı’sız insana benzer halleri…[23]

YURT TESBİHİ

Güneş, doğudan doğar Doğanşehir

Seninle dizilsin şiire son iki hecesi

Beş sesli kent ve ilçelerimiz

Sımsıcak bir merhaba sana Örenşehir

Ne selȃmın gelir, ne haberin

Aynı anlamı taşıyor adlarınız

Bülbül çınlatsın kulaklarını Viranşehir…”[24]

 Fatma Türkdoğan

Kaynakça

[1] Yaralar Sevgiyle Sarılmalı şiiri Age, s.74.

[2] Aile Huzuru şiiri Age, s.87

[3] Çözülür Düğümler şiiri, Age, s.92

[4] Ses İpine Söz Asan Şair Eren Monografi, s.114.

[5] Age, s.115.

[6] Age, s.115.

[7]Age, s.114.

[8] Age, s.114.

[9] Age, s.115.

[10] Age, s.115

[11] Age, s.116

[12] Age, s.116

[13] Age, s.117

[14] Age, s.118

[15] Age, s.120

[16] Age, s.121

[17]Age, s.121

[18] Age, s.122

[19] Age, s.121

[20] Age, s.121

[21] Age, s.122

[22] Arif Eren Hayatı-Sanatı-Şiirleri, s.18

[23] Arif Eren Hayatı-Sanatı-Şiirleri, s.42

[24] Arif Eren Hayatı-Sanatı-Şiirleri, s.37

Leave a Comment

İlgili İçerikler