ÖLÜM VE DOĞUM GÜNÜ Bir çukur açıyorum yıllardır. Kazıyorum derine, magmaya yakın en dibe. Çabalıyorum, yoruluyorum, ağlıyorum. Gözlerim şiş, acı dolu uyanıyorum. Öyle bir...
İNANMASAM
kendi hırsıyla ölüyor her şey
dili yok nesnelerin
insan ki Amentü’nün sözcüsüdür
bu özne ben değilim
içimde yalnızlığın üşümeleri
yalnız alnımla değil
tüm bedenimle secdedeyim
susuzum
inanmasam yapraklar döktürecek bahar
ölümden uzak sanırken kendimi
her sabah yaşamak dediğim
günün hakikatiyle yıkamışım yüzümü
güneş o sonsuz aydınlığa doğarmış
dudağımda su damlası
kanamışlığım çölde derviş aşkı
suratıma çarpıyor dünyanın yalanları
yüzümü zahiri gösteren aynalarda unutmuşum
çığırtkan hayallerim
aforoz ettiğim insanlığım
zifir karası lekeleriyle tenimde
yüzmeliyim derimi
postum küfür bataklığının rengi
kün sürüyorum yaradılışıma
ağulu omuzumda Kirâmen meleği
göğsümün kafesinde soluyor iris çiçeği
pişman olduğum kadar büyüyen tomurcuk gülü
bir sırrı çatlatıyor kalbimde
kıvılcım kıvılcım sızılarla
gelen ecel
karanlık ufkumun bedeli
inanmasam
heybesiz bir ömür yeniden bulacak beni
Heybet Akdoğan