SAATİ Saati soruyorsanız Saat: 8:45’dir Zaman da aslında büyük bir boşluk gibidir Biz bir vakitler mavi gökyüzüne şöyle bir bakıyor, bu bir rüya mı...
YÜZÜNÜZ GÜNEŞE DEĞMESİN
Nedir meseleniz? Sevmemek mi?
Sevmeyin o zaman! Ama bu kocaman ve budalaca bir bahane olur. Sanırım pos bıyıklı, kaba patronunuza daha çok para kazandırmaktan başka derdiniz yok. Durmadan çalışın öyleyse. Simitçi bile evine, şehre karanlık düşmeden giderken, yüzünüz güneşe değmesin. Yaşlanıp elinizi ayağınızı hayattan çektiğinizde anımsayacak bir şeyler biriktirmeyin.
Ilık bir pazar günü birkaç kişi toplanıp istavrit tutmaya, mangal yapmaya ya da çulluk avına çıkmayın. Bıkmadınız birbirinizi çekiştirip idrak edemediğiniz şeyleri konuşup durmaktan. Sokakta oynarken birbirlerine kızıp hatta birbirlerinin kafalarına taş atan çocuklar bile sizden daha akıllı. Farkında değilsiniz ya, içinizde büyüttüğünüz kin kor olup yakacak sizi.
Evet, sevmeyin siz! Sabah işinize giderken poğaça, simit, börek satan seyyarı, bir yere gideceğinizde aklınıza gelip de tırım tırım aradığınız o esmer elleri boyadan kararmış Çingene Rüştü amcayı, güneşli havalarda kahvehanede demlenirken dalga geçtiğiniz mahallenin delisini, kaçamak yapıp gittiğiniz kokoreççiyi, arabasına binip iki lira vererek “klimayı aç be kardeşim, yandık!” diye çemkirdiğiniz dolmuşçu Murat’ı, güz mevsiminden şubat ayına kadar sokakta sizin için kestane kavuran Mehmet’i…
Farkında değilsiniz!
O hor gördüğünüz adamların hayatınızdaki yerinden. Bir gün gelecek ve bu hor gördüğünüz adamlar önce mahallenizden sonra hayatınızdan çıkıp gidecek. Sabah işe giderken ya da ne bileyim, kahvehanede çaya talim ederken canınız kestane çekip de eliniz boş kaldığında, önce gözleriniz arayacak onları, sonra üzüleceksiniz.
O lüks alışveriş merkezlerinde Amerikan özentisi tatsız tuzsuz yemeklere avuç dolusu para verdikten sonra garson ‘kalkıp gitseler’ diye gözünüzün içine içine baktığında anlayacaksınız.
Dünyadaki bütün mesele şudur aslında: Sevmek ya da sevmemek. Sevin siz! Korkmayın, sevin. Kazançlı çıkacaksınız. Hayatınız güzelleşecek. Sabah uyandığınızda pencerenizden sizi seyreden bir aydınlık olduğunu fark edeceksiniz. Belki bisiklet ile
gezmek isteyeceksiniz. Mahallede başka bir dünya var, onu göreceksiniz. Çocuklarla seksek oynayıp güleceksiniz.
Bana inanın. Dünyanız sevgiyle cennete dönüşebilir ancak. Unutmayın. Yoksa nefret yumağına döner kalbiniz. Arapsaçına döner hayatınız. Kaos nikâhlı eşiniz olur. Benden uyarması.
Yusuf Yılmaz