0

ZAMANIN NARİN SULARI

Ejderhalar eğitirim

Sabrı rendelediğim gecelerde, siz

Paslı iğnelerle düğme dikerken iliklerime,

Karanlık boğdu saçlarını onun,

Dualar hafif kaldı tenha sularda,

Olmasa saçları, kalkık omuzları olmasa,

Sek sek oynamaktan gelirdi terlikleri,

Dere onu nasıl tanımaz ki, ama

Çırpınmayınca kelebek kanatları!

O gün bu gündür su/suyor utancını…

 

Her kapıdan hızlıca kayıp geçen oydu,

Her söz, her anı, tamama ereceği ve

Ete kemiğe bürünüp evinin yolunu bulacağını

Hisseder, evirip çevirir rastgele söylenmişi bile

Sonunda girip kapıdan uysal bir özlemle

Okşanır umuduyla kalbe yazılır her sözcük ve

Gölgesini taşa nakşedenleri gerçeğe sarmalayıp

Ölümsüzleştirir kefen…

 

Sırat köprüsünde sınanan yeryüzü

Kendi türümüzün son örneği yapabilir bizi,

Cennetten düşerken yarattığımız girdabın içine

Bizimle sürüklenir suçlarımız, belki Tanrı

Ölümün neye benzediğini bizden çok merak eder

Gerçi suyun üstünde yürüdüğü bilinir ama

Boğulmak gibi bir sorunu olmamalı,

Gözleri oyulmuş yeminlere tuttururken nöbeti

Görmedi mi, insan öğüten köyde

Gücenik dolaşan Narin’i…

 

Gömülüyor maskesine kutsal sabıkalılar

Yükseliyor ağır kanamalı yer altı suları ve

Uzattıkça incecik tüy gibi boynunu, hangi

Pansuman susturur bilekleri kesilmiş vicdanı,

Hayatta kalışımızı hafifliğimize borçluyuz

Daha büyük felaketler için

Var olmanın dayanılmaz hafifliğine…

 

Gülsüm Işıldar

 

 

Leave a Comment

İlgili İçerikler