SAATİ Saati soruyorsanız Saat: 8:45’dir Zaman da aslında büyük bir boşluk gibidir Biz bir vakitler mavi gökyüzüne şöyle bir bakıyor, bu bir rüya mı...
SİSİFOS BALIĞI
Her taraf sularla çevrili. Oh, ne güzel hayat var. Nefes alabiliyoruz. Yüzebiliyoruz. Etrafımda bana benzeyen balıklar var. Şeffaf yüzgeçli, pembeli, turunculu, sarılı, mavili. Boyları hemen hemen aynı. Burada hayat güzel. Yem yağıyor havadan. Hemen kapmalı. Siyah olan balık pek kıpırdamıyor. Ne zaman görsem cama yapışık. Tuhaf biri. Bizimle pek konuşmuyor. Genelde kimse konuşmuyor. Herkes telaşlı. Ama hiçbiri niye koşturduğunu bilmiyor. Galiba ben de bilmiyorum. Onlar ne yaparsa aynısını yapıyorum. Yüzüyorum, yiyorum, dolaşıyorum, vücudumdakileri dolaşıma bırakıyorum, sonra da dinleniyorum. Üstümüze vuran ışık değişiyor. Günün bittiğini öyle anlıyorum. Yüzüyorum, yiyorum, dolaş… Amaan öyle işte. Sonraki gün, daha sonraki gün, tüm günler aynı işte.
Nefesim daralıyor biraz. Bizi başka bir suya alıyorlar. Daha ferah. Hemen yeni evimizi dolaşmaya çıkıyorum. Aaa, bitti! Ne çabuk! Koca balık bana bakıyor. Niyeti bozdu galiba. Ağzını açıyor. Gökten neden yiyecek yağmıyor?
Kuyruğumda bir acı hissediyorum. Son anda kaçıyorum. Arkamı dönüp bakıyorum ki pembe bir kuyruk görüyorum koca balığın ağzında. Çok üzülüyorum. Koca balığı alıyorlar yanımızdan. Yavruağzı rengindeki balık geliyor suyumuza. Bizimle aynı boyda. Unutuyorum pembeliyi. Bazen azalıyoruz, bazen çoğalıyoruz. Unutuyorum kim, kimdi. Kendimi de unutmuşum iyi mi? Neyi arıyordum? Burada işim neydi? Acı çekiyorum. Hafızam siliniveriyor. İsmimi düşünüyorum. Yok, olmuyor. Aynı meşgalenin ağlarına takılıyorum. Yiyorum, dolaşıyorum. Mütemadiyen yüzüyorum. Suyun yüzünde, dibinde, altında, üstünde. Tüm yaptığım bu. Diğerlerinin de. Durmak istiyorum biraz. Bu kadar hareket fazla geliyor. Durunca görebiliyorum etrafımı. Camın dışından birisi sesleniyor.
“Merhaba Sisifos Balığı.”
Ağzı kocaman oluyor, gülümsüyor.
“Ben Kaya,” diyor. İsmini bırakıveriyor hafızama, taşıtmak istercesine.
Yüzüyorum habire. Hafiflemiş gibiyim hayret. Dışarıdan bakan kocaman iki gözle karşılaşıyorum. Sanki dejavu. El sallıyor. Adını hatırlamaya çalışıyorum. Baktım ki ismi yuvarlanıvermiş aklımdan. Lânet olası! Bu kimin âhı?
Elmas Tunç