SAATİ Saati soruyorsanız Saat: 8:45’dir Zaman da aslında büyük bir boşluk gibidir Biz bir vakitler mavi gökyüzüne şöyle bir bakıyor, bu bir rüya mı...
JUSTİN’İN ROMANI
Justin, sıradan bir günün sonunda yorgun bir şekilde eve döndü. Evinin rahat koltuğuna oturdu ve eline yeni bir roman aldı. Kitabın kapağını açtığında, kendisini bir şeyin içine çekiliyor gibi hissetti ve sayfaların arasında gizlenen bir büyülü dünyanın kapıları aralandı. Romanın satırları, Justin’i, gerçekten, içine çekti. Aniden odasından çıkıp kendini kitabın dünyasında buldu. Ormanın derinliklerinde yürüdü, eski kalelerin koridorlarında dolaştı ve gizemli karakterlerle tanıştı. Her sayfa, onu daha da içine çekiyordu.
Justin, bir anda okuduğu kitabın kahramanı olmuştu. Artık gerçek dünyada değil, romanın sayfalarında yaşıyordu. İlk başta bu durumdan korksa da zamanla alıştı. Kitabın içindeki maceralar, onun için gerçek hayattan daha çekici hale gelmişti. Gerçek hayattan tamamen koptuğunu hissetti. Ama bir gün, kitabın son sayfasına yaklaştığını fark etti. Karakterlerle vedalaştı, kaleleri terk etti ve ormanın derinliklerinden çıktı. Romanın son cümlesiyle gerçek dünyaya geri döndü. Evinin koltuğunda oturuyordu, ama artık hiçbir şey aynı değildi. Justin, o günden sonra kitapları farklı bir gözle okumaya başladı. Her satırın altında gizli bir dünya olduğunu biliyordu. Belki de bir gün, kendi hikayesini yazacaktı.
Justin gerçek dünyaya döndüğünde, içinde karmaşık bir duygu karmaşası vardı. Kitabın sayfalarında yaşadığı maceralar, onun için unutulmaz anılar haline gelmişti. Ancak gerçek dünyada işler değişmemişti. Hâlâ aynı evde oturuyor, aynı işe gidiyor ve aynı insanlarla iletişim kuruyordu.
Bir gün, kitapçıya gitti. Rafları tararken gözü bir kitaba takıldı. Kapakta tanıdık bir sembol vardı. Justin, kitabı eline aldı ve sayfalarını karıştırmaya başladı. İçindeki karakterler, ona tanıdık geliyordu. Bu, onun kitap serüveninin devamı olabilirdi. Kitabın adı “Gizemli Gece Yolculuğu” idi. Justin, kitabın sayfalarını açtı ve bir kez daha içine çekildi. Bu sefer, gizemli bir trenle gece yolculuğuna çıktı. Trenin içinde tuhaf karakterlerle tanıştı, eski istasyonlarda durdu ve bilinmeyen bir dünyanın sırlarını çözmeye çalıştı.
Her sayfa, yeni bir sürprizle doluydu. Justin, bu kez daha dikkatliydi. Karakterlerle daha derin ilişkiler kurdu, ipuçlarını takip etti ve gizemi çözmeye çalıştı. Trenin nereye gittiğini bilmiyordu, ama bu yolculuk onun için bir macera ve keşif deneyimiydi. Geceleri, kitabın sayfalarında kayboluyordu. Gündüzleri ise gerçek dünyada yaşamaya devam ediyordu. Artık iki dünya arasında bir denge kurmuştu. Belki de bu, onun kendi hikâyesini yazma şansıydı. Ve belki de bir gün, gerçek dünyada da gizemli bir yolculuğa çıkacaktı.
Justin, “Gizemli Gece Yolculuğu” kitabında birçok ilginç karakterle karşılaştı. Ancak en dikkat çekici olanı, Bayan Elara adlı gizemli bir yolcu oldu. Bayan Elara, trenin en arka vagonunda oturuyordu. Saçları gümüş rengindeydi ve gözleri sonsuz bir bilgelikle parlıyordu. Justin, onunla sohbet ettiğinde, geçmişin sırlarını ve geleceğin ipuçlarını öğrendi. Bayan Elara, trenin gerçek amacını biliyordu ve Justin’e yolculuğunun önemini anlattı.
Her gece, Bayan Elara ile trenin koridorlarında dolaşırlardı. O, Justin’e gizemli sembollerin anlamlarını açıklardı ve onun yolculuğunu yönlendirirdi. Ancak kim olduğu ve neden bu tren yolculuğunda olduğu hakkında hiçbir bilgi vermedi. Justin, Bayan Elara’nın sırrını çözmeye çalıştı. Onunla geçirdiği her an, onun için bir bulmacaydı. Belki de Bayan Elara, sadece bir karakter değil, kitabın kendisiydi. Bu düşünce, Justin’in zihnini meşgul etti ve yolculuğun sonunda gerçeği öğrenmek için sabırsızlandı. Bayan Elara’nın gerçek amacı, gizemli tren yolculuğunun anahtarını taşımaktı. Trenin sonunda, bilinmeyen bir dünyaya ulaşmak için gereken sırrı koruyordu. Justin’in yolculuğu boyunca ona rehberlik etti ve gizemi çözmek için ipuçları verdi. Ancak neden bu görevi üstlendiği hakkında hiçbir bilgi vermedi. Belki de Bayan Elara, sadece bir karakter değil, kitabın kendisiydi.
Justin, Bayan Elara’nın sırrını çözmek için son sayfaya yaklaştığında, beklenmedik bir olay gerçekleşti. Trenin içindeki zaman ve mekân aniden karıştı. Vagonlar birbirine geçti, duvarlar kayboldu ve Justin kendini sonsuz bir koridorun ortasında buldu. Bayan Elara, bu gizemli koridorda onu bekliyordu. Gözleri daha da parlıyordu ve saçları rüzgârın etkisiyle savruluyordu. “Justin!” dedi sessizce, “Seni buraya getiren şey, sadece bu tren değil.” dedi. Justin, şaşkın bir şekilde Bayan Elara’ya baktı. “Neden buradayız? Ne oluyor?” diye sordu Justin. Bayan Elara, gülümsedi. “Bu koridor, gerçek dünya ile kitap dünyası arasındaki geçiş noktasıdır. Senin gibi özel bir kişi için tasarlandı. Sen, iki dünyanın dengeleyicisisin.” diye cevap verdi.
Justin’in kafası karışmıştı. “Ama neden ben?” diye sorabildi sadece. Bayan Elara, gözlerini kapatıp derin bir nefes aldı. “Sen, kitapların gücünü anlayan ve onları gerçek dünyada yaşatan nadir insanlardansın. Bu yolculuk, senin kaderini belirleyecek.” diye cevapladı onu.
Justin, Bayan Elara’nın sözlerini sindirmeye çalıştı. “Peki, sırrını çözebilir miyim?” diye sordu. Bayan Elara, başını salladı. “Sırrımı çözemezsin. Ancak seninle bir anlaşma yapabilirim. Eğer bu koridordan geçer ve iki dünyayı dengelemeyi kabul edersen, sana gerçek dünyada da büyülü maceralar yaşatacağım.” dedi. Justin, tereddüt etti. Ama içindeki merak ve heyecan daha ağır bastı. “Anlaşma kabul edildi.” dedi.
Bayan Elara, gülümsedi ve koridorun sonuna doğru yürümeye başladı. Justin de onun ardından ilerledi. İki dünya arasındaki dengeyi sağlamak, artık Justin’in elindeydi.
Betül Fırat