EYLÜL “Tamam, geliyorum.” diye kapattı telefonu. Vestiyerden mont geçirdi sırtına. Ne saçına baktı ne başına. Üstünde alelade bir kazak, altında mavi bir kot pantolon…...
ÖMRÜMÜN KARA KIŞI
Ben yaşadım sanırdım bu hayatı dolu dizgin,
Dizginlerim çekilince anladım, öyle değilmiş.
Hüzünler de dahilmiş yaşamak kavgasına.
En çok da acılarla şekillenirmiş insan hatta.
Bir kasım çıkmazına düştüğümde anladım.
Silkelenip kalkamadım bu kez yerimden.
Dizlerini kanatmış bir çocuk gibi doğrulamadım
Yarım kalmış bir hevesle kaldığım yerden.
Bir aralık toparlar gibi oldu gittiğim yollar,
Kara bir kışa saplanınca oldu sonra olanlar.
Ey toz pembe dünyaların kara güzü,
Fani dünyanın yaşamaya cesaret edilemeyen hüznü,
Bir kara delik gibi içine çektiğin benim sonsuzlukta.
İçime çektiğim kederi yoğurup duran benim boşlukta.
Himmet Çokal
