GURUR Bu direniş Benden değil Bir ayna’dan geliyor Acımasızca Benden olan her şeyi Bana karşı fırlatan Ayna Kırık, darmadağın Ancak yine de gerçeğimi Bir...
SİVRİSİNEĞİN GAZELİ
Zihnimde bir şeyler oluyor ve ben buna hâkim değilim, olamıyorum da üstelik. Bir gemiye bindirdi beni ve okyanusunun ortasına kadar hikmet hilesiyle uyuttu.
Kokusu binlerce yıllık bir kütük ve arkası dönük adamlar. Bazı temel şeyleri klasik müzik ve Aristo ile yakalayabildim ve bunu fark ettiğim yer tam burasıydı: bir küçük sandal ve dalgasız, çarşaf gibi bir su üzeri. Atım olsaydı da gökyüzünde koşsaydı, ben de onu buradan izleseydim. Bana şiir yazmanı çok isterdim diyen kadını sol cebimden çıkarıyorum ve denize bırakıyorum.
Sesler mi? Eyleme geçmek zihni susturuyormuş. Halbuki tek istediğim özgür olmak ve falanca seviyesinde kalmamak. Seni özgürleştiren efendin bile etkiliyor kölelik âleminde: nerede Platon, nerede CEO? CEO’yu büyük, Platon’u küçük yazan zekâ yaklaşım aracı…
Ben bir merdivendim ve üzerimden geçtiler öylece: Aşıklar, borçlular, katiller… Bir şiire konu olmak mı? Saçmalama, Descartes, buna haizken üstelik! Cemil Meriç ile el ele Russell. Bildiğin cümleyi her yerde satma derdindesin, biliyorum.
Sevenleri bir mavi kovaya toplasam? Belki ben de üsteyimdir? Kovanın maviye boyanma süreci ve iç dünyası; olta ile temizlenen ben… Benden kaç, beni daha alacaksın sayın geldiğim oltam? Bilmiyorum, efendim. Nasıl yani? En başından beri ben miydim? Hatayı kendimde aramayı akıl edemedim çünkü ben bir olta iğnesi olduğumu düşünüyordum elimde mavi lekelere rağmen.
İç sesleri duymayı bırakalı çok oldu yalanıyla yeniyi hazırlıyorum sistem için. Sistem mi? Katil elinde bir şarap kadehiyle, kadehinde balık olan kendine bakarken, yokuştan yukarı çıkan binlerce yurtsuz aşık… Cümle güzel dururdu duvarında.
Gece: Yalanları güzel ve olası gösteren, aydınlıktan nasibini almamış… Bazen yürüdüm öylece sana. Sen yokken bile sana yürüdüm yalanlarının yüksek yerlerinde. Kalbimi kırdın sevgili, hâlâ acısı geçmedi. Yazıyı okuyunca ‘Eh işte’ diyen Şarik. Bir kaldırım sonra ölecek ve zihninde bir yer hâlâ muallakta.
Kedi ile ölmek mi? Yaşamak nedir diye sormak, yaşamanın bir türevi. Neydim? Efendim?
Erhan Kassap
