TIK! Kapıyı hızla kapamadı. Temkinli, yanlış anlamalara ihtimal vermeden çekti. Kapı örtüldü: Tık! Belli ki geri gelecekti. Gittiği yer kaçmak istediği bir yer değildi....
Yoğun bakım odalarda
hayata tutunmaya çalışırken sen;
seni kaybetmek korkusu dışarıda,
yoğun bir sis gibi kaplardı etrafımızı bir bilsen.
Sabahları hastane önünden
çöpçüler gelir geçerdi,
sıcacık gülüşürlerdi.
Biz ise içimizi yakan gözyaşlarıyla ağlardık,
acıyan yanlarımızı toplardık.
Şimdi sen,
yavaş kalp atışların kadar sessizsin.
Bir hayal kadar ulaşılmaz ve güzel.
Umutlar, ne kadar acımasızmış meğer
geleceğin belirsizliğinde
yaşamak buysa eğer.
Şimdi
çıkmaz bir sokağa düşünce telaşı yaşamanın;
mirastır hatıralar,
ayrılırken geride kalanların.
Oktay Kocagöz