
Yeryüzünün gökyüzüne eş olduğu bir dönemde, karanlığın gündüze egemenlik
kurduğu zamanlarda yaşayan aidiyeti bilmeden sahipliği isteyen ve her şeyi
almak olarak gören bir ruh vardır. Bu ruh karanlıklara örtülü kalbini saklamak
için tüm güzellik tanrıçalarından yardım alıp bedenini aydınlıkla süslemiştir.
Tüm vücudu ışık parıltılarıyla, mumlarla ve ihtişamla örülüdür. Kendine kar
tanesi demektedir bu ruhsuz ruh. Evren artık karanlığın evrenidir. Yeryüzünde
yaşayanların büyük çoğunluğu karanlık evrende yaşayabilmek için duygularını
bekleyici denilen zaman bekçilerine vermiştir. Bu dünyada rahat yaşayabilmesi
temel koşulu duygulardan arınmaktır ve böylelikle umutlar aleminde bir hayal
kurmak olanaksız olacaktır. Bu dünyada sevgi, sadakat ve umut en büyük günah ve
suçtur. Sevginin yerini ihtişam, sadakatin yerini öfke, umudun yerini ise sahte
ilişkiler ele geçirmiştir. Birini sevmek ve birine tüm kalbinle değer vermek bu
dünyanın en büyük suçudur. Gün ışığını yok eden evren, insanlara sevgiyi yok
etmeyi öğretmiş ve sevgiye dair ne varsa hepsini koca bir fırtına gibi uçurup
götürmüştür. Bu dünyada insanlar günü derin uykularda geçirip, kalan
zamanlarında sahte dostluklara ve egolarının gücüne sığınırlar. Yalnızlık en
temel kuraldır burada, herkes birbiriyle beraberdir ama herkes yalnızdır.
İlişkiler temelde ben odaklıdır ve sevgi sözcükleri yasaklanmıştır. Herkes
birbiriyle çift ama kendine yabancıdır. Bir sonraki gün başkasıyla çift ama
yine kendine yabancıdır. Adaletsiz ve erdemsiz olmak en olmazsa olmazıdır bu karanlık
evrenin. Ruhunu satmak ve satılan ruhunu reddetmek kimliktir burada. İncitmek,
zarar vermek, nefret ve kaos en temel besinidir bu toplumun. Her şeyin sahte,
insanların acımasız olduğu bu düzende mutluluk her insanın sahip oldum dediği
argümanıdır. İnsanlar ruhlarını zaman bekçilerine vererek ihtişamı alırlar bu
karanlık evrenin kapısından. İhtişamda onlara ışık parıltılarını yani onların
deyimiyle mutluluğu getirir. Bir ruh vardır arada parıltılarını kaybeden ve
karanlık evrenin gerçek olmadığını senede bir kez hatırlayan. Başka bir hayat
olabileceğini ve belki daha iyi olabileceğini hayal eden ama hayallerini
kendinden bile gizleyen. Bu evrende zaman bekçilerine ruhunu vermeyen aykırılar
vardır birde. Sayıları oldukça az ama kararlı ve geleceğe inanıp hayal
kuranlardır bunlar. Hayal kurmayı, daha iyiyi aramayı hep sürdürmüşler ve bu
kavramları o güne kadar getirmişlerdir. Ruhlarını vermedikleri için sevgiye
inanırlar hâla… Hayalleri onları hayatta tutar ve sevgiye olan inançları. Bu
eşitsiz savaşta sayıca az olanlar gün geçtikçe yok edilmektedirler. Esaret
altına alınmakta ve ruhları zorla çıkarılmaktadır zaman bekçilerinin elleriyle.
Tüm bunların içinde aykırılar ve ruhunu verenler arasında bir gün bir
etkileşim olur. Kar tanesini gören bir aykırı, kendini sonsuz boşlukta hisseder.
Kar tanesinin ışıltısı ve mumların yansımaları onu sihirli bir dünyanın esiri
yapar. Uykusuz gecelere ve hayal suçunun cezasına aldırış etmeden atar kendini
ruhsuzlar aleminin topraklarına. Aykırılar ruhlarını takas etmedikleri için
ihtişamsızdırlar, ancak kalplerinde bir parıltı vardır herkes tarafından
görülebilen bir ruh ışığı. En karanlık gecede bile belli eder kendini… Aykırı
atmıştır kendini o topraklara ve hemen belli eder varlığı bu ruhtan yoksun yığınlarda.
Tüm ihtişamlılar işaret eder onu, hepsi tek bir ağızdan aynı şeyi söyler…
Çıkarın ruhunu…
Zaman bekçileri hemen karanlığın içinden sislerin arasından bir rüzgâr gibi sarar bu adamın vücudunu. Artık dönüştürme zamanı gelmiştir varlık ile yokluğun boşluğuna ruhu… Tam infaz gerçekleşecekken bir şey olur. Bu dünyada yüzbin yıldır görülmeyen bir şey… İhtişamlılar içinden kar tanesinin sesi yükselir ve tüm ışıltısıyla bir anda yığınların içinden yükselerek belirir o ses. Kaosun ortasında söylenen tek bir söz bir dünyayı değiştirebilir mi? Hayır der kar tanesi ve bilmek ister sadece nedenini. Aykırının neden onun için bunca şeyi yaptığını anlamak ister. Bir anda ruhsuzlar evreninde infaz nidaları yerini sessizliğe bırakmıştır. Tüm ruhsuzlar büyük bir krizle karşı karşıyadır. Hiçbir ihtişam merakın üstünde galip gelmemiştir o an. Hepsi şaşkınlıkla izler olanları. Ve söz verirler aykırı adama zaman bekçileri… Adam Sevgi der. Her şeyin sebebi Sevgi der. Ruhsuzlar alemi halkı anlayamazlar, çünkü vücutlarında duygu taşımazlar, tüm kararları belirleyen ihtişamdır onlar için. Ve kalabalık daha büyük bir öfkeyle infaz nidaları atmaya başlar. En yüksek ses kar tanesinden gelmektedir bu kez. Bilinmeyene yolculuk, ölümün kompartımanında seyahat etmektir der. Ve aykırı adam kalabalığın ve kar tanesinin öfkesiyle sadece ruhunu değil bedenini de kaybeder o karanlık alemde. Kriz son bulur adamın ölümüyle, nefret ateşlenmiş ve ihtişam yeniden canlanmıştır. Kar tanesi tüm ışık parıltısıyla yeniden dolaşmaya başlar karanlık evreninde ve eskisi gibi sahiptir tüm ihtişamına ve mutluluğuna…
Fırat Özağ