Lakin bazen umudumu yitiriyorum sevgili. Bir çocuk ağıtı duyuyorum örselenmiş tarafımda. Kırık cam parçacıklarına benzeyen hülyalarımı süpürüyorum elimin tersiyle. Soruyorum kendime “Aynı şehirde yaşarken...
Mehmet Pektaş’ın Yaşamak Bazen isimli üçüncü öykü kitabı yayımlandı. Klaros Yayınları etiketiyle çıkan kitap 14 öyküden oluşuyor. Yazar, bu son kitabında hayata ve insana dair konuları kendine özgü sade ve akıcı bir dille işliyor. Okurların satır aralarında mutlaka kendilerinden bir şeyler bulacağı kitapta gittikçe büyüyen şehirlerde evle iş arasına sıkışıp kalan, günden güne değerlerini yitiren modern insanın öyküsü anlatılıyor.
Bir çiçeği koklamadan baharın gelip geçtiğini, toprağa basmadan yılların tükendiğini, aynı katta oturan insanların birbirlerini tanımadıklarını, aile bağlarının koptuğunu düşünen yazar kaybolan değerlere özlemini dile getiriyor. Günübirlik aşklara, sebepsiz ayrılıklara, olduğundan farklı görünmeye çalışan insanlara inceden inceye sitem ediyor. İnsanların teknolojiye esir olmalarından, duygusuz bir makine gibi ekonomik düzenin bir parçası haline gelmelerinden duyduğu rahatsızlığı ifade ediyor. Her şeyin maddi bir değerle ölçüldüğünü, insan ilişkilerinin sanallaştığını, kavramların değersizleştiğini, yükselen binalarla birlikte sadece doğanın değil insan yönümüzün de katledildiğini düşünüyor. Bununla birlikte insanların doğal hayata, gerçek dostluğa, samimiyete, çocukluk yıllarına özlem duyduklarına, şehir hayatından uzakta yaşama hayali kurduklarına inanıyor.
Yazar öykülerinde uzun tasvirlerden ve sözü fazla uzatmaktan kaçınıyor, öyküleri zaman zaman beklenmedik sonlarla bitirerek okuyucuyu şaşırtıyor. “Bir Fotoğrafın Öyküsü”, “Tatsız Bir Gün”, “Hayatın Yükü”, “Baba-Oğul” gibi öykülerde hayatın içinden konulara yer verilirken “Yıldızlara Dokunmak”, “Eskiden-Yeniden” gibi öykülerde geçmişe ve çocukluk yıllarına özlem dile getiriliyor.