OYNAYAQ Demə ki, uduzmusan, Demə yolu səhv saldın. Demə, sən bu oyundan, Gedib kənarda qaldın. Gəl təzədən oynayaq, Görək kim yaxşı sevir. Kimin...
Halk Şairi, Azerbaycan Sanat Adamı. 1970 yılında Azerbaycan Yazarlar Birliği üyesi oldu. Ünlü oyun yazarı ve müzisyen. Azerbaycan Devlet Konservatuarı mezunudur. Çaykovski Moskova Konservatuarında uzmanlık kursu gördü. Yedi Şiir adlı ilk kitabı 1963 yılında yayımlanan şairin daha sonra yedi kitabı daha çıktı. Şiirlerinden bazıları bestelendi. Yazdığı oyunlar sahnelendi ve filmleri çekildi. Humay ve Nesimi ödülleri, bağımsız ülkemizin İstiklal ve Şeref madalyalarını aldı.
SON GECEDİR BUGÜN YİNE…
Son gecedir bugün yine,
Yarın yine son sabah.
Son rüzgârla son yelkene, Sandal yüzer o şekilde…
Sonuncu ağaçtır bu, Eser sonuncu külek(1)
Kapatıp sonuncu yolu
Yine sonuncu felek…
Şimdi son sokak üstüne Yağacak son adımlar.
Yine dönecekler yine
Sararmış son adamlar…
Doğar sonuncu insan,
Sonuncu insan ölür. Yine en son ağlayan
Son defa gülen olur…
***
Neyin sıcağından
yananlar arzulayacak
gölgemi?
Hangi renkle çekecekler
hatıralarda ülkemi?
Şiirlerimi sevecekler mi
duvarlar arkasında?
Ne parlayıp sönecek son
günümün yakasında?
Pazarda
etin fiyatı düşecek, yoksa
ormanın engelliğinin
koyduğu fiyatlarda mı
kalacak? Öpüşecek,
öldürecek, düşünecekler mi
karanlıkta?
İnsan mutlu olacak mı
aşkının doğduğu bir anlıkta?
Trenlerde akşamleyin, çay
dağıtacaklar mı içmeye?
Pasaport, vize
gerek olacak mı sınırlardan geçmeye?
Andersen’in masallarını okuyacaklar
mı?
Alfabeyi bilecek mi
herkes?
Kür(2) taşacak, yoksa
bentler avucundan
dökülecek mi Hazar’a?
İnsan bir ömür boyu
ölecek kaç kere?
Yolunu kaybedecek mi?
Mezar taşı dikecek mi?
Camide yıkayacaklar mı cesetleri?
Kim suvaracak
Bulvardaki söğütleri?..
***
Mezarıma
ne bir taş koyun, ne
heykel. Bir çift ayakkabı koyun,
yalın ayak giyip gitsin…
***
Batan geminin suya
atılmış yükü gibi kenara
atarım umutlarımı.
Ömrümün duvarında bugün
yine ipini dayayıp
kapı yerine…
Duyuyor musun?
Ama nasıl duyasın…
iki yıl, yedi ayın ayrılığıyla
batmış kulaklarımız. Bir
yandan bu yağmur…
Bu yağmurda hatta kurtlar
bile insan olup yorgan döşek
yatmak ister.
*****
Görüyor musun?
Ama nasıl göresin… Bitmemiş
daha aramızdan geçen trenlerin
vagonları.
Bir yandan da bu yağmur…
Bu yağmurda korkudan
ses sese verip bağırır Gobustan(3)
kayalarının öküzleri de!
Duyuyor musun?
Ama nasıl duyasın…
iki yıl, yedi ayın
ayrılığıyla batmış
kulaklarımız.
Bir yandan bu
yağmur…
Çolak ceketinin boş
kolu geceyle dolu…
Yüreğin yegâne yer ki
içimizin gecesi.
İnsan sesi karanlıktan
çıkar. Pınar yer altının
zulmetinden akar.
Anne rahminin
gecesinden gelir
dünyaya insan.
Belki de öyle
yaşıyoruz
Bir geceden Ötekine
geçmek için.
Sona gecikmek için…
***
Bir sokak var
şehrimde, sessiz, kısa
bir sokak… Yetmiş
adım o yana, yetmiş
adım bu yana.
Bir sigara o yana,
bir sigara bu yana…
*****
Yamuk yumuk,
Dar sokakların,
Gündüzler odalarındaki
beyaz gecelerin,
çatılarının yassısı,
içinin yavaşı sokaklarını dolaşan
adımların hep tenha sesi,
Gecelerinin dünyada
kaybolan tarih tikesi.
Komünist sokağına çıkan hayretim,
hırsızından korkan cebim,
ölüm ayağında şimdi,
Çaresiz şehir,
İçeri Şehir(4) …
SON NEFESTE ARINAN GÜNAH GİBİ…
Son nefeste arınan günah gibi…
geç kaldı, oyalandı tebessümün.
Yaşım geçti artık.
Kıyıya vuran kayalara çarpıp
dağılan dalgalara arkadaş oldum artık
Dünyanın bütün yolları bana yokuş artık
Biliyor musun?..
en iyi amaç da kötülüğe
döner önünde sonunda.
kazanıp iktidar olmuş devrim gibi.
Şimdi nağme sesinden de irkilirim
bazen, kapı gıcırtısına benzetirim
geceler annemin sesini de.
gecikti epey geç kaldı
tebessümün…
(1) Rüzgâr
(2) Azerbaycan’da büyük nehir
(3) Bakü civarında zerinde MÖ’ye ait resimler bulunan kayaların olduğu bölge
(4) Bakü’de kale içinde bulunan eski şehir.