SAATİ Saati soruyorsanız Saat: 8:45’dir Zaman da aslında büyük bir boşluk gibidir Biz bir vakitler mavi gökyüzüne şöyle bir bakıyor, bu bir rüya mı...
bak bugün paslanmaz duvarlar ardında
dirilen bir yüz var
sen o taşların ardındaki suretleri okşuyorsun
biliyorum babanı özlüyorsun
ne zaman bir demir şakırtısı duysan
onun zırh dolu gövdesini hatırlıyorsun
sürekli dağlardan yankılanan sesini duyuyorsun
bir yüzüğün vardı babandan yadigar
onu kaybedince karada değil denizlerde aradın
bir balık ağzında getirdi
alıp mührünü bağrına bastın
ellerin nerde senin
ellerin karanlığın en koyusunu tutuyordu
ellerin bir elçi zamanı dolduruyordu ırmaklardan denize
herkesten gizli sırların vardı
gözlerinle zembiller örerdin
bir kuş gelir pencerene konardı
suları yıkardın kuşun kanadında
ne getirmesini beklerdin bilmiyorum
ama gagasında sevdanın tohumlarını sayardın
bir bastonun vardı toprağa vurdun mu
zemzem suyu akardı
O suyla yüreğini yıkardın
dudakların yüzünün ortasında bir oyuk
yüzüne rüzgâr değse denizler coştururdu
sen rüzgarı inceltirdin nefesinle
Nefesin ki karıncayı konuştururdu
ben de o kuşun peşine düşüp bir su akıntısı arardım
ama hep aşk kırıntıları toplardım
Muhammed Korkmaz