DİLSİZ SEVDA Sıcak bir ağustos gecesinde davullu zurnalı düğün sesi bir yana, uzaktan gelen portakal kokuları başımı döndürüyordu. Bir daha bu güzelim narenciye kokularını...
Bakışlarımın boşluğa kaydığını söylüyorsunuz. Hâlbuki ben zaten boşluktayım. Düşüyorum, her gün, her gece dağlardan, tepelerden, şehrin içinden, hatta gözünüzden. Tutmuyorsunuz ellerimden.
*******
Boşluk
Ne fotoğraflarda yer verdim ona ne sözlerimde. Onunla ilgili kısımları hep boş bıraktım. Kimi anladı, sustu. Kimisi anlayamadı; sordu da sordu. “Baba” kelimesi geçen boşlukların üstünü bazı sözcüklerle doldurdum da içimde bıraktığı boşluğu bir türlü dolduramadım.
Elmas Tunç