OLMAYIŞLAR Nice tebessümler erittin ateşte Teraziler tartmaz oldu yalnızlığı Çıkarcı makamlar Ve sahteliğin anaforunda Savrulup durdu zaman. Filiz filiz umutlar ektin düşüncelere Gerçekliğin...
insanın insan yakan ateşinden tutuşup kâinatı çalkalayan su
hu diye harlarken sonsuz kuyuyu
bir yolcunun düşünde ölümsüzlüğü buyurdu hancılar
bu sözleri duyanların gözleri arşa kadar yükseldi
başları bin bir parça olup bin bir yere…
gölgeleri görenler bu aleni fecri dediler ummadılar başka
çok zaman geçmedi buharlaştı sular
gıyabında her şeyi hancıdan buldular
yalan mıdır yalancılar…
insanın insan boğan bağnazlığından birikip çağlayan su
hu diye harlarken sonsuz kuyuyu
bir meczubun düşünde aşkı buyurdu tutucular
tez zamanda hükmü padişah koynuna sokuldu usulca
boynunu öne doğru eğdi eyyamcılar
o muazzam ahkâm kesenler susunca
bu su sizi kaldırmaz dedim
bu su yakar mı hiç insanı!
düşünmedi bile
düşkündür diyen düşsel zavallılar…
insanın insan yıkan gafletinden yüz bulup taşkınlaşan su
hu diye harlarken sonsuz kuyuyu
bir katilin düşünde korkuyu buyurdu alaycılar
meydan meydan gezindi sancılar
maharet suda değildir demeye başladı isyancılar
göğe el açtı yerlere kıyıcılar
bu su sizi ıslatmaz dedim
sessizliğe büründü veryansıncılar
dört cümle kapısı aradı şairler o gün
dört kitaba sığındı umarsızlar
zannettiler ki damla içinde derya oldular
hep bir ağızdan hu diye açıldı sonsuz kuyular
ıslak kaldı dudaklar kanıverdi ruhlar
oysaki
susuzdular…
Halil Maraş