ÖLÜM VE DOĞUM GÜNÜ Bir çukur açıyorum yıllardır. Kazıyorum derine, magmaya yakın en dibe. Çabalıyorum, yoruluyorum, ağlıyorum. Gözlerim şiş, acı dolu uyanıyorum. Öyle bir...
DÜNYA KÜL İÇİNDE
yüzünü gizleyen ay gibi
gri bulutların arkasındayım
yıldızların kırık çemberiyle
bedbahtlığım örülüyor gökyüzüne
hayat
sabrın damlasını yudumlayarak
hibe verilmiş özgürlüğüm
yeryüzü vuslatın değil
gurbetin kuluçkası
artık kuşlar da sürgün
uçmak için gittikleri yerlere
cüzzamlı hırsların
parçalanan ülkelerin eşiğindeyim
peygamber duası visal etmeli şu asra
çivit otu gibi bitiyor acılarım
ahirime yaprak salıyor umutlarım
belki bir gün
güller sedeflenir yitik insanlığın atlasında
dilimde sağır türküler
herkes bu sessizliğe aşikâr
sus tonu çelişkilerle
yüreğim yangın içinde
dünya kül içinde
yaşamak yaşını almış ihtiyar
ölüm ise yeni doğacak çocuklar
Heybet Akdoğan