0

TUZ AĞACI

kırık vazonun ışığı vuruyor, tenine

mevsim kışa hazırlanıyor yaprakları dökük ağaçların

geceleri uyumak için susuyorum hep

 

bakışlarımı kesiyor kuş sesleri

ve ben deliriyorum unutmak için seni

kuzey ormanlarından serin bir rüzgâr esiyor, göğsüme

tenim telaş içinde bekliyor çırılçıplak saf bir imge gibi

 

yalnızlıktan kafayı yiyor, sözcüklerin fısıltısı

rüyanın en güzel yerinde birileri gelip geçiyor

ve bölünüyor rüya: zamana yenilmek, ancak bir hücredir, ölümle

 

büyüyor çocukluğu : kendi sesinde

odalar daraltıyor evlerin ritm bozukluğu

bakmak yarınlara bir ısmarlamayla gülebiliyorum artık

böcekler, arıların ve karıncalar ve diğerlerin

insan dışında her şey çok mutlu

suya atıp seke seke yürüyen taşlar bile

 

bir tür yaşama kavgası, karmaşanın neon çağına

duyuşuk krizlerin intihar süslemesiyle,

puzzle

en çok kim öldürüyorsa, =eşittir ardışık sayılara=

 

yarayı emiyor, acı ve tuza çekiyorum karanlığı

mahcubiyetin günahıyla katılaşıyor ürkünç yüzüne

yabanıl bir dürttü gibi hissediyorum kendimi

ve yok sayıyor bizi aynalar: küf tutuyor element cıva

 

Yunus Karakoyun

 

Leave a Comment

İlgili İçerikler