Hayat diye algılanan savaşa ilk katılanlardan olmak için, yaşamı soyluca ezberledik. Artık nerede duracağımızı bilemiyoruz. Hangi mekânın içinde? Hangi gökyüzünün altında? Hangi düzenin yanında?...
Hayat diye algılanan savaşa ilk katılanlardan olmak için, yaşamı soyluca ezberledik. Artık nerede duracağımızı bilemiyoruz. Hangi mekânın içinde? Hangi gökyüzünün altında? Hangi düzenin yanında?...
Bir huzursuzluk çağrıştıran zilin sesiyle irkildi Refika. Kalktı, birbiriyle yarış halinde olan zonklayan başının ve sızlayan dizinin izin verdiği ölçüde kapıya seğirtti. Belki dedi...
Uzunca bir süredir doktora gitmem gerektiğini bilmeme rağmen bunu erteleyip dursam da ruh hâlim o gün kendimin de anlayamadığı ani bir ivecenlikle dışarı attı...
İşinden edilmişti, yani birdenbire atılmıştı. Sabah telaşesi içinde bina içine giremeden, çaresiz bir şekilde gerisin geri evine dönmüştü. Kapı zilini nasıl çalacağını, bu sıkıntıyı...
Oğul; “Bir düğüne gideriz, bir eğlenceye gideriz; herkes oynayanları seyreder, annem beni,” diye dert yandı bir gün çevresindekilere. Sonra da annesinin her işini bırakıp...
Küçükken şebekeden bağımsız elektrik üretmek ya da elektrikli araba tasarlamak gibi konulara kafa yorardım. Hatta bu konuda defterimde çizimlerim var. Bu alanda eğitim almak...
beni sevsinler diye değil karşılıksız severim ben yalnızlık nedir ki kalmak için değil gitmek için geldim dünyaya gurbet nedir ki bakmak için değil görmek...
Suyun tarlaya götürdüğü özgürlüğün bir parçasıyım, Sessiz bir çığlığın gölgesi Sözcüklerin biçimini alıyorum çünkü. Şaraplar ayaklarıma indi kalbim hâlâ susuz Sizinle yalnız oturacağım sofralar...
yeşil diyarlarda baharım narenciye bahçelerinde gülümsün, çiçeğimsin gün olur dalga dalga yalarsın yüreğimi Akdeniz olursun mendilin ucuna attığım düğüm bir tutam karanfil dudaklarındaki hüzün...
Ruhum paramparça ellerimi tutan yüzüme şefkatle gülen yok, yüzümde açan mor menekşeleri toplayan yok oysa ben gülleri daha çok severdim. Küf kokan duvarlara sinmiş...