Bacaklarımdan şöyle bir tamir geçip, oturduğum yerde görebileceğim bir işe koydular beni: Yeni köprüden geçenleri sayıyorum. Hani ustalıklarını rakamlara dayandırmak hoşlarına gidiyor. Bir manasız...
3 Mart 2016
Buzdolabı… Adı üstünde olduğu gibi… Buzu çok olmasa da buzdan dolap ya da dolaplı buz… Her evin mutfak ya da kilerinde mutlaka yer alan...
Annesi her sabah erkenden kalkmayı alışkanlık haline getirmişti. Biricik kızı için kahvaltı sofrasını özenle kurmaktan haz duyardı. Kızcağız maalesef pazar günleri dışında doğru dürüst...
1 Mart 2016
Bu ülke bizden bahsetti. Erik Ağacı Öykü sitesi olarak kendilerine teşekkürlerimizi sunuyoruz.
29 Şubat 2016
Üç cüceydiler. Birincisi en yükseğe zıplayan, ikincisi en uzağa atlayan, üçüncüsü en derine dalan. Birincisi kuşları avlardı. İkincisi tavşanları yakalardı. Üçüncüsü balıkları tutardı. Üçü...
29 Şubat 2016
Altı aydır denizdeydi. Eski takalar ile Karadeniz’in azgın sularında balıkçılık yapmıştı ama kıtalararası yolculuğa çıkışı ılık bir pazar sabahına rastlamıştı. Çıkış, o çıkış oldu...
28 Şubat 2016
Gözüm seni gördü, sana aşina Her sabah güneşi bahar yüzünde Ağır gelir seni bende saklamak Gözüm gider gönül sana aşina Saçlarımda beyaz ellerde...
Yaşamını en mahrem arkadaşından bile saklardı. Biz ki onun bu sırrına edepsizlik arzuhaliyle yanıt verircesine her akşam garsonun veremli kızının karşısında, gecenin ayazında, sokak...
Dilimde paslı bir yalnızlık tadı Ya da kekremsi tuzu denizlerin Bir ince hıçkırık bir tel boğazımda Kalbimin sızısı bilmem ne kadar derin Bana kalan...
Bir otomobilin penceresinden geçiyor Son kullanma tarihi geçmiş zamanlar… Palmiyeler yolcu ediyor, Sıra sıra dizilmiş askerler gibi Saygıyla selâmlayarak yaşanmışlıkları! Gökyüzü cayır cayır...