UZAĞA DOKUNMAK Taraksız olmazdı, olmadı da, dağıldım! Gölgemden tarıyorum hayatın yüzünü Artık kuş tüyünü çektiler rüyamdan Hissettim şehrin ölü saçlarını Hiçbir dala dokunmadan...
UZAĞA DOKUNMAK Taraksız olmazdı, olmadı da, dağıldım! Gölgemden tarıyorum hayatın yüzünü Artık kuş tüyünü çektiler rüyamdan Hissettim şehrin ölü saçlarını Hiçbir dala dokunmadan...
Silik bir sonbahardı Sisli bulanık güneşi saklı Çocuk düşleriyle süslü dünyamızı bulayan acıya Beleyen buluta griye Gebeydi kırağı beyaza Kuruyan dalları boyayacaktı beyaza buza...
Bildiğim gittiğindi, kalanların masallarında Sayfalara dökülen kocaman Bilinmezlik, herkes suskun Ölmeye cesaret edilmiyordu Çekilen her derin nefeste Devam ediyordu karanlık bahar Her gün yanıyorduk...
son sözümü söylemedim bilesin arzu ile doluyum yüreğim seninledir ferman kâr eylemez değişik bir duygu bu uğur böceğidir dolanan başımda rüzgarla sesin gelir kulağıma...
Suyun tarlaya götürdüğü özgürlüğün bir parçasıyım, Sessiz bir çığlığın gölgesi Sözcüklerin biçimini alıyorum çünkü. Şaraplar ayaklarıma indi kalbim hâlâ susuz Sizinle yalnız oturacağım sofralar...
Akıp giden bir nehri seyrediyormuş gibi huzur doluydu içi. Sağrısına yel değmiş tay kadar hafif bedenini bulutlara yaslamış, mavi gök altında yüzer gibi...