Ruhun Üzerinde Peygamber yetimliği bu… öyle öğütücü öyle aşkın gün doğmuyor bi’ türlü en çok da güneş… şaşkın ‘yokmuş!’ mu daha büyük acı insanlık...
Umarsızca özlüyorum seni ve göğünün kuşlarını hoyrat bir rüzgâr kışkırtıyor yaz yanığı tenimi anımsadıkça hanımeli kokulu ellerini vakit akşama akıyor yüzünü aklıma zimmetlediğim Arnavut...
Çakır gözlü Emine’min bana iyi bakmasının yanı sıra, pek dağ başı sayılmasa bile yaylada oturmamızın da genç ve dinç kalmamda katkısı inkâr edilemez. Tertemiz...
gönülden ne katarlar geçer yükü hasret dolar da gider ne çok çile meşakkat çeker bir son durağa ulaşsam der ağır ağır ilerler rayda demir...
Kardeşimden haber alamayışımızın tam on altıncı günü. Tarifi olmayan bir yas var içimde, derinlere uzanan, gömülü yerlere sığınan. Gün boyu asfalt yollar uzanıyor gözlerimin...
Yollar yürümek ve varmak içindir hepimiz biliyoruz, bazen düz bazen yokuş yukarı olması genç iken bir şey ifade etmese de ihtiyarlayınca insan yolun yokuş...
Öne Çıkan
Öykü ve Şiirler
bir avuç eski kaldık tarihin sahnesinde gidenler gitti artık nerede nasibimiz hırçın hoyrat değiliz rotamız masumiyet niyetimiz hoş seda servetimiz tebessüm bir ağaç gölgesinde...
İlk ve aşk unutulmaz Biri yaşanır Sonsuza dek Diğeri yaşlanır Sonsuza dek Osman Akyol
Her nefeste seni resmediyorum Dalıp kalıyorum engin maviye Hasbıhal ediyorum uçan kuşlarla Dilek tutuyorum bir gün mutlaka Uzun bir rüyasın bitmez tükenmez Avucumda dua...
Bu gece senin için sirenler çalmıştı Çocuk gözündeki korkuya Biraz büyüdü kalbin Otel beyazları ayaklarındaki tokluğuyla güzel Bir geceyi ıskalamadan şaşırtan zenci dişleri Bekar...