0

Mavi denizin kuytu yerinde bir istiridye yaşardı.  İstiridye sabahları uyanır uyanmaz kapısını açar, evim dediği denize uzun uzun bakardı. Yeşil balıklara, yosunlara, deniz kaplumbağalarına gülümser mercanda gezinen türlü su altı varlıklarına hal hatır sorardı. Mercanda yaşayan canlılar istiridyeyi severler, onu bilge biri olarak görürlerdi. Güzel istiridye kapısına gelen herkesi saygı ile karşılar, dertlerini dinler yardımcı olmaya çalışırdı. Mercanda istiridyeyi tanımayan yoktu. O buraların tonton ve bilge teyzesiydi.

Bir sabah, deniz dibindeki akıntılar değiştiğinde istiridye uyanamadı. Etrafta gezinen balıklar, denizyıldızları, denizatları birbirlerine Bilge İstiridyeyi görüp görmediklerini soruyorlardı. Bilge İstiridye hakkında bir bilgiye ulaşamayınca mercandakileri bir korku aldı. O çok sevdikleri ve her sözüne güvendikleri Bilge İstiridye acaba neden uyanamamıştı? Sorular soruları takip etmişti. Mercan ahalisi düşünüp taşınmış ve içlerinden Kılıç Necmi ile Japon Selami’yi istiridyeye bakmaları için evine göndermişlerdi. Resifin kıyısına gelen iki balık, yani Kılıç Necmi ve Japon Selami istiridyenin kapısını uzun uzun çaldı. Önce ses veren olmadı, sonra bilge istiridyenin ince sesi kulaklarına çarptı.

-Kim o?

-Biziz Bilge İstiridye. Kılıç Necmi ve Japon Selami…

-Bekleyin çocuklar, şimdi geliyorum.

İstiridyenin dev kapısı önce büyük bir gürültüyle gıcırdadı sonra yavaşça aralandı. Bilge İstiridye karşılarına çıkmıştı. Solgun ve de hasta görünüyordu. Kılıç Necmi dayanamayıp sordu:

-Hasta mısın Bilge İstiridye? Solgun görünüyorsun.

-Evet çocuklar çok hastayım.

-Neden Bilge İstiridye? Ne oldu sana böyle?

-Deniz dibi akıntıları değişti. Kaç gündür soğuk akıntılara maruz kaldık. Ben sizin gibi genç değilim artık. Soğuk su akıntıları her geçen gün sağlığımı bozdu. Üşütmüş olacağım ki her yanım ağrıyor, dedi.

-Bizden bir istediğin var mı? Senin için ne yapabiliriz Bilge İstiridye?

-Sadece dinlenmek istiyorum çocuklar. Bu bana iyi gelecektir. Bütün mercan dostlarıma ve balık arkadaşlarıma benden selam söyleyin. Beni merak etmesinler. Kapağımı kapadığım gibi yalnız kalacağım. Dinlenmek bana iyi gelecektir. Şimdi izin verirseniz derin bir uykuya dalmak istiyorum. Yaşlı bedenimi daha fazla zorlamak istemem, dedi.

Geniş kapı yine gıcırdayarak kapandı. İstiridyenin ayak sesleri giderek azalmıştı. Kılıç Necmi ve Japon Selami mercan adacıklarına geri döndüler. Durumu hakkında arkadaşlarına bilgi verdiler. Mercanda yaşayan bütün canlılar Bilge İstiridye’nin düzelmesi için dua ettiler. Sonraki günler soğuk su akıntısı daha da güçlendi. Suyun ısısı her geçen gün düşüyordu. Birkaç gün yavru balıklar kuytu köşelere saklandılar. Midyeler kendilerini kumlara gömdü. Istakozlar kalın kabuklarına iyice sarıldılar. Mercanda yaşayan herkes çok üşüyordu.

Bir sabah ışıl ışıl doğan güneşin zayıf ışıkları mercanı aydınlatmıştı. Diğer bütün sabahlardan farklıydı sanki. Yosunlar tıpkı havada uçar gibi deniz dibinde salınıyor, kaç gündür kuytu derinliklerde saklanan yavru balıklar: “Acıktık, karnımız zil çalıyor. “diyerek etrafta bağrışıyorlardı. Anne balıkları yavruları doyurma konusunda bir telaş almıştı.  Hepsi ellerinden geldiğince yem topluyorlar ve aç yavrulara veriyorlardı.

O da ne!  Büyük bir gıcırdama mercanı bir anda doldurdu. Ses suda yankılandı ve daha da büyüdü. Kaç gündür sesi soluğu çıkmayan Bilge İstiridye’nin kapısının sesiydi bu ses. Kaç gündür hiç açılmayan kapısı nihayet açılmıştı. Sıcak su akıntısı Bilge İstiridye’ye de iyi gelmiş, hasta vücudunu ayağa dikmişti. Mercandaki herkesi bir sevinç aldı.

Bilgi İstiridye kapıda belirmişti. Yine o bildik şen sesiyle bağırdı.

-Günaydın. Herkese günaydın… Benim için de yemek taşıyacak olan gençler var mı? Çok açıktım da…

Anne balıklar hep bir ağızdan seslendiler:

-Sana da yemek taşırız Bilge İstiridye. Sen yeter ki yemek iste…

Bilge İstiridye elindeki bir kaptan aldığı sıvıyı  kapısına sürüyordu. Merak eden yavru bir kaplumbağa sordu:

-Kapına sürdüğün o sıvı da ne Bilge İstiridye?

-Ah canım! Duydunuz az evvel kapının sesini, açıldığı gibi bütün denize gıcırtısı yayıldı. Kaç gündür açılmıyor ya! Sıkıştı anlaşılan. Sözün kısası kapımı yağlıyorum.

Mercandaki bütün canlılar gülüştüler. Su da git gide ısınmaya başlamıştı.

E.N. Öztürk

 

 

 

Leave a Comment

İlgili İçerikler