ÖLÜM VE DOĞUM GÜNÜ Bir çukur açıyorum yıllardır. Kazıyorum derine, magmaya yakın en dibe. Çabalıyorum, yoruluyorum, ağlıyorum. Gözlerim şiş, acı dolu uyanıyorum. Öyle bir...
Umudum işte, umudum!
Ekmek getiren bir baba gibi
Sesinde güneşin sesi
Köprü altına vuran balıktan
nefesi
Ayın ensesi gibi
Şeker toplayan çocuktan,
biraz da gül suyu
Gözlerinde yaldızlı bir kuyu
Mavim mavim ötesi,
Beyazlı ipeklerle gülüyor
eteği
Bileği sarı,
umudumun kızları!
Ekmek dişleyen çöpçü gibi
Boğuyor karanlığı…
Karanlığın aralığı, altın çeşmesi
Bademsi bir anı, bir yudum…
Umudum işte, umudum!
Kör beyaz mekanında,
Çiçek açan dağın serinliği var
bakışında…
Beyazlı atlar koşuyor etrafta,
Işıklar kesiyor göz göze bizi
Umudum işte!
Ne o konuşuyor
ne de ben,
Sadece dinliyoruz birbirimizi…
Enes Yeşil