0

ağzımın kıyısında yabansı bir çığlık
can alıcı bir yer tutmuş ateşli silah
şahdamarında alessabah
sevişmeyi ululayan analitik zekânın
buğusu üstünde
masumca hasretin görkemli nüshası
kalbim kabahatli poligon
göz önünde işlenen
apaçık cinayetten meşbu
dilim sürmeli serçe
dilim efsunlu toprak
neuzübillah!

sesim,
yeterince işitilmediğinde
kendine özgü pandomim
avuçlarının içinde dünya
aşktan gelen ağırlıklı masruf
dört kitaptan birine inan olsun
göze çekilen sürmeler
hiç olmak adına her şey

sevmek sürekli savaşım hâli
sağ ve sol eldiven gibi örtün beni
beni aşıyor
yer gök arası libassız lisan
nazlanmaya başlar gözüne
her uzvun uzaklaştırılması
tuval resmi olmaktan çıkmış
kalbin kafesli çerçevem

boyunbağım,
şıklığını sana borçlu
ismini çoğaltmakta, kar kışım
buzlanmaz, güzelliklerini sayıp dökerek
kimse güçlük çekmeyecek
kimse sırt dönmeyecek
efkârlı onca ciddiyet tasasına
tedavülden kalkmış tebessüm (!)
papirüsün yerini almış kağıtlara
çizesim yok hüznün resmini
ölesiye soluğum
suyun gümüş kıvranışına
gülünü serpiyor sevdanın

‘sahi sese
sahi söze bürünen’ her hâlim ve…

Enûma Elis

Leave a Comment

İlgili İçerikler