OLMAYIŞLAR Nice tebessümler erittin ateşte Teraziler tartmaz oldu yalnızlığı Çıkarcı makamlar Ve sahteliğin anaforunda Savrulup durdu zaman. Filiz filiz umutlar ektin düşüncelere Gerçekliğin...
Erken saatlerdir
Gün doğmaz bazen
Öyle an olur ki
Buz tutar dalında kiraz
Karınca yuvasında öksüz
Nasıl çıkarım şimdi ben
Karanlıktan sabaha kimsesiz
Keskin kılıçla başlayınca eşkıya kıyımı
Karanlıktan ışıltılı bir dünya kuracağız
Özgürce yaşamak neymiş
Bütün dünyaya anlatacağız
Dostlarını yüzüstü bırakan hiç alır mı yol
Eski ambarda buldum ozanlar kitabı
Anlattı bana insanlığı
Verdi bana sırları
Dağ yamacında açan çiçeğim
Kızıl kiraz dallarım dostlara hasret
Kuşlar da uçup gitmede hep aceleci nedense
Kendime şimdi yeni bir ömür biçiyorum
Kedarnath içinde sonsuzluğa geçiyorum
Bu vefalı sevdalı yürek ne diye çarpar
Posta güvercinleri hiç konmuyor dostum
Emeğimin damıtılmış özünü verdim
Felsefemi sanatımı aklımı şiirlerimi
Bir de geleceğin muhteşemliğini
Ne zaman uyanacaksın
Bir dişlinin vidası kadar mı hürriyet
Yoksa anladığın yaşadığın kadar mı
Esareti bitirmekte mi yetenek
Her firavun taç taktığında
Nil’in suları ter gözyaşı kan akar
Kanayan kalbinden kanla
Rengini verir bir gelinciğe
Ondan kan kırmızıdır gelincik
Erken saatlerdir idam
Gün daha doğmadan
Vedalaşırken dostlarla adam…
Adil Başoğul