DİLSİZ SEVDA Sıcak bir ağustos gecesinde davullu zurnalı düğün sesi bir yana, uzaktan gelen portakal kokuları başımı döndürüyordu. Bir daha bu güzelim narenciye kokularını...
“Ölümü çağırma, sus!” dedi annem. Sakın çağırma. Duymasın diye bunca zaman sustum zaten annem. İnan sustum. Kemiklerim çatırdadı sadece, tek tek kırılırken. Şimdi de çocuklarım duymasın diye susuyorum Azrail’im kafama sıkarken.
Elmas Tunç
*Küçürek öykü