0

DOLMAYAN DOLMUŞ

çığırtkan bir rüzgâr kök söktürüyor göğümüzün bahçe kapısına

ezberinde belli ki hâlâ zemherinin nedamet ezgisi, paralayıp gönül penceremizin pervazını pervasızca saldırıyor

bu buzul rengi çehrelerden gelen canhıraşlar, hangi kıyametin uğultusu kül pazarından kopup üstümüze devriliyor

kaçıncı dönencede güneşin sivrilmiş hüzmeleri

alışılagelmiş akışkan zamanın nasırlı elleriyle

enlemlerden boylamlardan geçip

boynumuza ateşten kement geçiriyor

ümit de ömür de

döndükçe kendi ekseninde

eksildiği ve eskidiğiyle kalıyor,

diyalektik olmayan dünya

dolmayan dolmuş

birini indirip birini bindiriyor.

 

Mehmet Şirin Aydemir

 

Leave a Comment

İlgili İçerikler