ÖLÜM VE DOĞUM GÜNÜ Bir çukur açıyorum yıllardır. Kazıyorum derine, magmaya yakın en dibe. Çabalıyorum, yoruluyorum, ağlıyorum. Gözlerim şiş, acı dolu uyanıyorum. Öyle bir...
DOLMAYAN DOLMUŞ
çığırtkan bir rüzgâr kök söktürüyor göğümüzün bahçe kapısına
ezberinde belli ki hâlâ zemherinin nedamet ezgisi, paralayıp gönül penceremizin pervazını pervasızca saldırıyor
bu buzul rengi çehrelerden gelen canhıraşlar, hangi kıyametin uğultusu kül pazarından kopup üstümüze devriliyor
kaçıncı dönencede güneşin sivrilmiş hüzmeleri
alışılagelmiş akışkan zamanın nasırlı elleriyle
enlemlerden boylamlardan geçip
boynumuza ateşten kement geçiriyor
ümit de ömür de
döndükçe kendi ekseninde
eksildiği ve eskidiğiyle kalıyor,
diyalektik olmayan dünya
dolmayan dolmuş
birini indirip birini bindiriyor.
Mehmet Şirin Aydemir