EYLÜL “Tamam, geliyorum.” diye kapattı telefonu. Vestiyerden mont geçirdi sırtına. Ne saçına baktı ne başına. Üstünde alelade bir kazak, altında mavi bir kot pantolon…...
İKİ ÇOCUK
“Kandilsiz ve tandırsız evler gibi
Soğuk sokaklar.
Şu soğuk sokaklar
Ne sırlar saklar.”
İki küçük çocuk;
Babasız, anasızlar.
Ne üst-başları var,
Ne yarınları
Görenin yüreği sızlar.
İki küçük çocuk;
Birinin uçurtmada aklı…
Diğeri oyundan yasaklı,
Yıkımı telli duvaklı…
İki küçük çocuk;
Sokakları dar.
Ne pabuçları,
Ne de
Başlarını sokacakları
Bir evleri var.
İki küçük çocuk…
Hayalleri var atlastan.
Yoksulluk şerbeti içerler
Altın tastan.
Esat Anık
