ÖLÜM VE DOĞUM GÜNÜ Bir çukur açıyorum yıllardır. Kazıyorum derine, magmaya yakın en dibe. Çabalıyorum, yoruluyorum, ağlıyorum. Gözlerim şiş, acı dolu uyanıyorum. Öyle bir...
TOHUMUNDA ÖLÜM SAKLIYOR GÜLLER
hüzünden tebessümler örerdim çehremize
mutluluk çocukların yüzünden kaçtı
gecenin en karanlık anını bekliyor intiharlar
yıldızların usanmışlığına
artık harcı değil ayın ışıyan varlığı
üstümüze abanıyor betondan gökdelenler
canavar ağızlı fabrikalarla
her canlıyı ürkütüyor ruhsuz şehirler
konacak dalları kalmadı kuşların
savrulan her kanat
ürperen serçe telaşı
dünya seferi çıbanlar göğsümüzde
tohumunda ölüm saklıyor güller
talanlar yurt edinmiş Adem’in toprağını
sürgün sakini kardeşliktir şimdi
tuğrasız fermanlar hüküm veriyor yarınlara
atların toynaklarında cehennem sesleri
yekindi firavun
yakıldı insanlığın kadim atlası
modern çağ söylencelerinde
haindir dost
ihanetten ayrılıktır sevgili
söz bitti
yanık bir tambur inliyor
gözlerimde güz güneşi
gördüğüm her şey
buğulanan çağın hüzmesi
Heybet Akdoğan