0

KUŞATMA

boşluklarımızı kuşanmıştı

çekirdeğinde anaforları

tornadoları besleyen.

engin dünyamıza

sokuluvermişti işte

minicik adımlarla.

iki yüzlülüğünün en şüphe götürmez

kılığı mıydı bilinmez

izler bırakıyordu yalnız

şaşmaz sekmez takibindeydik

öyle izler ki fakat

silinmez…

 

göğün

o vakitlerdi belki

mavi saçlarının turkuaz duruluğuna

gümüş simler düşürme mukaddimesi

buz çağıyla eyvallahını kesmiş

içimizde eriyordu demek

biz dağları…

yutkunurken düğümleniyordu yamaçlarına

yayla havası

ne tuhaf çelişki

hırslandıkça karanlık amaçlarına

ateşten merdivenlerin

aşağıya basamaklarını sayıyordu sanki

ille de hatırlatırcasına

zaman sarkacı..

onlar yabanlığın kölesi

elem taşıyorlardı kendilerine

yoksul ve kimsesiz sonsuzluklarına

an be an..elan

bir yabancıydı..kuşatmayı başlatan

 

bekliyordu her şey teyit ederek bir bir

aslına çıkmak üzere…

Halis Tamkoç

 

 

Leave a Comment

İlgili İçerikler