SAATİ Saati soruyorsanız Saat: 8:45’dir Zaman da aslında büyük bir boşluk gibidir Biz bir vakitler mavi gökyüzüne şöyle bir bakıyor, bu bir rüya mı...
Bir kırık sazın yanık Türküleri gelir
Bir kırık sazdan
Yanık Türküler gelir
Büyük okyanustan bir gemi gelir
Zincirli köleler indirilir
Bir keskin müzik
Bir şaklayan kırbaç
Biz durmadan yürüyoruz
Biz durmadan yükseliyoruz
Biz yeni bir dünya kuruyoruz
Yeni bir çağ başlatıyoruz
Yeni bir insanlık yaratıyoruz
Hadi ne duruyorsunuz
Gelin katılın siz de
Görmüyor musunuz
Gelecek bizim ellerimizde
Hayat bizim ellerimizde
Aklımızda binlerce bilinmez söz
Fikirler var denilmemiş
Eylemler var yapılacak
Kurulacak güzel gelecek için
Göğsünde madalya taşıdığı kanayan yürek
Hep o çocuk kırılganlığı
Bir demet çiçek geleceği topladığı
Hep dikenleri ellerini kanattığı
Umudun kırık kanatları
Hep gidiyor gönlünü ummanda çürüterek
Sana bunu nasıl yaptılar Soraya
İlk taşı atan kimdi
Akarken kanın
Kafesten uçarken canın
Sessizliğini duyan kimdi
Ah çok üzülüyorum
Çok üzülüyorum
Ülkeme üzülüyorum
En çok da çocuklarımıza üzülüyorum
İnsanlarımıza çok üzülüyorum
İnsanlarımıza reva görülenlere
Ve yapılan haksızlıklara çok üzülüyorum
Çünkü hiç birimiz Hak etmedik bu yapılanları
Amforada binlerce yıllık balık lakerdası
Hızır Paşa haksızlığı
Ve karşı koyan Pir Sultan Abdal
Asılmak koymaz da adama
Dostun bir gülü öldürür bin yiğidi
Ve asırlık bir ozanı
Şimdi Türkülerle çağırın beni
Bir kırık sazın yanık Türküleri gelir
Bir kırık sazdan
Yanık Türküler gelir
Püskülü kana bulanan
Sapı darağacından
Teknesi dert ocağından
Adil Başoğul